Wretchedly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Wretchedly kelimesinin Türkçe anlamı:
Wretchedly, acınacak durumda, perişan bir şekilde anlamına gelir.
Örnek cümleler:
-
Wretchedly
poor families struggle to put food on the table. (Acınacak durumda olan fakir aileler masaya yemek koymak için mücadele ederler.)
- The refugees were living
wretchedly
in overcrowded camps. (Mülteciler, kalabalık kamplarda
perişan bir şekilde
yaşıyorlardı.)
- The orphan was
wretchedly
alone without any family or friends. (Öksüz hiçbir aile veya arkadaşı olmadan
acınacak durumda
yalnızdı.)
- The old man was
wretchedly
poor and couldn’t afford to pay for his medication. (Yaşlı adam
acınacak durumda
fakirdi ve ilaçlarını ödeyemiyordu.)
- She lived in a
wretchedly
small apartment with no natural light. (Doğal ışık olmayan
perişan bir şekilde
küçük bir dairede yaşıyordu.)
- The homeless man was
wretchedly
thin and hungry. (Evsiz adam
acınacak durumda
çok zayıf ve açtı.)
- They were
wretchedly
unprepared for the harsh winter weather. (Sert kış hava koşulları için
acınacak durumda
hazırlıksızdılar.)
- The village was
wretchedly
poor and lacked basic amenities like running water and electricity. (Köy
acınacak durumda
fakirdi ve akan su ve elektrik gibi temel olanaklardan yoksundu.)
- She cried
wretchedly
when she heard the news of her mother’s death. (Annesinin ölüm haberini duyunca
acınacak durumda
ağladı.)
- After the hurricane, the town was
wretchedly
destroyed. (Kasırgadan sonra, kasaba
acınacak
durumda
tamamen yıkılmıştı.)
- The prisoners were treated
wretchedly
and denied basic human rights. (Mahkumlar
acınacak durumda
kötü muamele gördüler ve temel insan haklarından yoksun bırakıldılar.)
- The abandoned dog was
wretchedly
skinny and covered in fleas. (Terk edilmiş köpek
acınacak durumda
çok zayıf ve pirelerle kaplıydı.)
- The small village was
wretchedly
isolated and had no access to modern technology. (Küçük köy
acınacak durumda
izole edilmişti ve modern teknolojiye erişimi yoktu.)
- He was
wretchedly
ill and could barely move. (Hastalığı
acınacak durumda
ve neredeyse hareket edemiyordu.)
- The factory workers were paid
wretchedly
low wages. (Fabrika işçilerine
acınacak durumda
düşük ücretler ödeniyordu.)
- She lived in a
wretchedly
violent neighborhood and feared for her safety. (Şiddet dolu bir mahallede yaşıyordu ve güvenliği için
perişan bir şekilde
korkuyordu.)
- The homeless man was
wretchedly
cold and shivering on the street. (Evsiz adam sokakta
acınacak durumda
çok soğuktu ve titriyordu.)
- The drought had left the farmers
wretchedly
poor and unable to grow crops. (Kuraklık çiftçileri
acınacak durumda
fakirleştirmiş ve ürün yetiştiremez hale getirmişti.)
- The war had left the city
wretchedly
damaged and in ruins. (Savaş şehri
acınacak durumda
hasarlı ve enkaz halinde bırakmıştı.)
I woke up this morning feeling wretchedly, knowing that I had an important exam to take.
As the class’s top student, I always feel a sense of pressure to maintain my success, and it can be quite wretchedly exhausting.
Yorum: Bu yazı gerçekten harikaydı! Kelimeleri bu kadar iyi bir şekilde kullanmak gerçekten beni kıskandırıyor. Yazara teşekkür ederim, bu yazı kesinlikle ödevimde yardımcı olacak. İnsanlar sadece başarılı ve zeki doğmazlar, ama bu yazıyı yazan kişi kesinlikle öyle.
I recently read a book that was wretchedly depressing, but the author’s writing was so beautiful that I couldn’t put it down.
As the teacher’s favorite student, I always feel like I have to work twice as hard to prove that I deserve the praise, but it’s also a bit wretchedly satisfying.
(Yorumcunun adı) olarak, bu yazı beni gerçekten kıskandırdı çünkü İngilizce cümleleri bu kadar iyi kullanmak her zaman benim için zor olmuştur. Ama yine de, bu yazıyı öğretmenim de okusa kesinlikle benim başarımı takdir edeceğini biliyorum. Yazarın emeğine sağlık!