Wreck İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Wreck İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Wreck (Enkaz)

Wreck, Türkçe’de “enikaz” anlamına gelir ve genellikle gemi kazalarında kullanılır. Ayrıca araba kazaları, uçak kazaları gibi olaylarda da kullanılabilir.

1. The divers found the wreck of the sunken ship. (Dalışçılar batık geminin enkazını buldular.)
2. The storm caused the wreck of several ships. (Fırtına birkaç geminin enkazına sebep oldu.)
3. The old house was a complete wreck. (Eski ev tam bir enkazdı.)
4. The driver lost control and the car ended up as a wreck. (Sürücü kontrolü kaybetti ve araba enkaz halinde kaldı.)
5. The plane wreck was found in a remote area. (Uçak enkazı ıssız bir bölgede bulundu.)
6. The divers searched for survivors in the wreckage. (Dalışçılar enkazda sağ kalanları aradılar.)
7. The city was a wreck after the earthquake. (Şehir depremden sonra enkaz halindeydi.)
8. The shipwreck was caused by a navigational error. (Gemi kazası bir navigasyon hatasından kaynaklandı.)
9. The divers had to be careful not to disturb the wreck during their exploration. (Dalışçılar keşifleri sırasında enkaza zarar vermemeye dikkat etmek zorundaydılar.)
10. The wreck of the plane was a tragic sight. (Uçağın enkazı trajik bir manzaraydı.)
11. The wreck was slowly corroding on the ocean floor. (Enkaz okyanus tabanında yavaşça çürüyor.)
12. The police are investigating the cause of the car wreck. (Polis, araba kazasının nedenini araştırıyor.)
13. The old castle was in ruins, a mere wreck of its former glory. (Eski kale harabe halindeydi, eski görkeminden sadece bir enkaz kalmıştı.)
14. The divers discovered a treasure among the wreckage. (Dalışçılar enkaz arasında bir hazine keşfettiler.)
15. The wreck was so badly damaged that it was deemed unsalvageable. (Enkaz o kadar kötü hasar gördü ki kurtarılamaz olduğu kararlaştırıldı.)
16. The ship’s wreck was a reminder of the dangers of the sea. (Geminin enkazı denizin tehlikelerini hatırlatıyordu.)
17. The driver was lucky to survive the wreck of his car. (Sürücü araba kazasından sağ kurtulduğu için şanslıydı.)
18. The wreck of the building was a testament to the power of the tornado. (Bina enkazı hortumun gücünü kanıtlıyordu.)
19. The divers explored the wreck of the submarine. (Dalışçılar denizaltının enkazını keşfettiler.)
20. The wreck of the train was caused by a faulty brake system. (Tren kazası kusurlu fren sistemi

21. The storm left a trail of wrecked boats and ships in its wake. (Fırtına, arkasında enkaza dönüşmüş tekneler ve gemiler bıraktı.)
22. The team of archaeologists discovered a wreck from the 18th century. (Arkeolog ekibi 18. yüzyıla ait bir enkaz keşfetti.)
23. The rescue team worked tirelessly to save the survivors from the wreck. (Kurtarma ekibi, enkazdan sağ kurtulanları kurtarmak için yorulmadan çalıştı.)
24. The wreck of the plane was found after an extensive search operation. (Uçağın enkazı geniş kapsamlı bir arama operasyonu sonrasında bulundu.)
25. The ship’s captain was blamed for the wreck and held responsible for the damages. (Gemi kaptanı enkazdan sorumlu tutuldu ve hasarlar için sorumlu tutuldu.)
26. The old factory was a wreck, with broken windows and crumbling walls. (Eski fabrika enkaz halindeydi, kırık pencereler ve çökmekte olan duvarlarla doluydu.)
27. The divers used special equipment to explore the wreck at great depths. (Dalışçılar, büyük derinliklerdeki enkazı keşfetmek için özel ekipmanlar kullandılar.)
28. The shipwreck had become an artificial reef, providing a home for a variety of marine life. (Gemi enkazı yapay bir resif haline gelmişti ve çeşitli deniz yaşamına ev sahipliği yapıyordu.)
29. The wreck of the car was towed away from the accident site by a tow truck. (Araba enkazı, çekici tarafından kazadan sonra olay yerinden çekildi.)
30. The old mansion was a beautiful wreck, with ornate decorations and a grand staircase. (Eski malikane güzel bir enkazdı, süslü dekorasyonları ve büyük bir merdiveni vardı.)