Woe İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Woe İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Woe Nedir?

Woe, Türkçe’de “keder”, “gam”, “üzüntü” gibi anlamlara gelir. İngilizce cümlelerde “woe” genellikle olumsuz olayları veya duyguları ifade etmek için kullanılır.

Örnek Cümleler:

  1. She was filled with woe after losing her job. (İşini kaybettikten sonra keder doluydu.)
  2. The entire town was in woe after the tragic accident. (Trajik kaza sonrası bütün kasaba üzüntü içindeydi.)
  3. His face was etched with woe when he received the bad news. (Kötü haber geldiğinde yüzünde üzüntü belirginleşti.)
  4. The woe in her eyes was impossible to miss. (Gözlerindeki acıyı görmek imkansızdı.)
  5. The country is in a state of woe after the natural disaster. (Doğal afet sonrası ülke üzüntü içinde.)
  6. The woe of losing a loved one is indescribable. (Sevdiğini kaybetmenin üzüntüsü tarif edilemez.)
  7. He couldn’t hide the woe in his voice when he talked about his failed marriage. (Başarısız evliliği hakkında konuşurken sesindeki kederi saklayamadı.)
  8. The woe of the refugees is heart-wrenching. (Mültecilerin acısı yürek parçalayıcı.)
  9. Woe betide anyone who crosses him. (Ona karşı çıkanların başına kötü şeyler gelecektir.)
  10. The woe of being unemployed is a heavy burden. (İşsizlik acısı ağır bir yüktür.)
  11. The woe of losing a child is something no parent should have to experience. (Bir çocuğu kaybetmenin acısı bir ebeveynin yaşamaması gereken bir şeydir.)
  12. She was filled with woe when she learned of her illness. (Hastalığı hakkında bilgi sahibi olduğunda keder doluydu.)
  13. The woe of not being able to see his family during the pandemic was unbearable. (Pandemi sırasında ailesini görememenin acısı dayanılmazdı.)
  14. The woe in his heart was evident as he walked away from her. (Ona doğru yürürken kalbindeki üzüntü açıktı.)
  15. Woe to those who underestimate her abilities. (Yeteneklerini küçümseyenlerin başına kötü şeyler gelecektir.)
  16. The woe of living in poverty is a harsh reality for many. (Yoksulluk içinde yaşamanın acı gerçeği birçok insan için geçerlidir.)
  17. The woe of losing a pet is a unique kind of pain. (Bir evcil hayvanı kaybetmenin acısı benzersiz bir türdendir.)
  18. The woe of not being able to pursue her dreams was overwhelming. (Hayallerini gerçekleştirememen

in acısı baskındı.)
19. The woe in her heart turned into anger as she realized she had been betrayed. (Aldatıldığını fark ettiğinde kalbindeki üzüntü öfkeye dönüştü.)

  1. Woe be to the person who breaks her heart. (Kalbini kıran kişinin başına kötü şeyler gelecektir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.