Way İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
WAY İLE İLGİLİ CÜMLELER
ANLAM: yol, yöntem, tarz
Örnek Cümleler:
- I found a new way to solve the problem. (Sorunu çözmek için yeni bir yol buldum.)
- The best way to learn a language is to practice. (Bir dil öğrenmenin en iyi yolu pratik yapmaktır.)
- There’s no way I’m going to that party. (O partiye gitmenin hiçbir yolu yok.)
- She has a unique way of thinking. (Düşünme tarzı benzersiz.)
- I need to find a way to improve my grades. (Notlarımı iyileştirmek için bir yol bulmalıyım.)
- He always does things his way. (Her zaman kendi tarzında hareket eder.)
- There’s no easy way to say this, but you need to work harder. (Bu söylemenin kolay bir yolu yok, ama daha çok çalışman gerekiyor.)
- The way she dresses is very elegant. (Giyinme tarzı çok şık.)
- I’m on my way to the store. (Mağazaya gitmek üzereyim.)
- He has a strange way of speaking. (Konuşma tarzı garip.)
- There’s no way I’m going to let you do that. (Sana o şeyi yapmanı asla izin vermeyeceğim.)
- She found a way to balance work and family. (İş ve aile hayatını dengelemek için bir yol buldu.)
- The only way to succeed is to keep trying. (Başarının tek yolu denemeye devam etmektir.)
- He has a great way with children. (Çocuklarla harika bir iletişim tarzı var.)
- We need to find a way to reduce our expenses. (Giderlerimizi azaltmak için bir yol bulmalıyız.)
- The way he looks at her is so sweet. (Ona baktığı şekil çok tatlı.)
- There’s no easy way to climb to the top of the mountain. (Dağın tepesine çıkmak için kolay bir yol yok.)
- She has a unique way of expressing herself through art. (Sanat aracılığıyla kendini ifade etme şekli benzersiz.)
- I like the way you think. (Düşünme tarzını beğeniyorum.)
- He’s on his way to becoming a successful businessman. (Başarılı bir iş adamı olmak için yolda.)
- The best way to understand something is to ask questions. (Bir şeyi anlamanın en iyi yolu soru sormaktır.)
- She has a natural way with animals. (Hayvanlarla doğal bir iletişim tarzı var.)
- We need to find a way to compromise. (Uzlaşmak için bir yol bulmalıyız.)
- He has a unique way of playing the guitar. (Gitar çalmada benzersiz bir tarzı var.)
- There’s no way I’m going to let you give up. (Pes etmeni asla izin vermeyeceğim.)
- She’s on her way to becoming a famous actress. (Ünlü bir aktris olmak için yolda.)
- The way he talks about her shows how much he cares. (Onun hakkında konuşma şekli ne kadar önem verdiğini gösteriyor.)
- There’s no one way to be successful. (Başarılı olmanın tek bir yolu yok.)
- He found a creative way to solve the problem. (Sorunu çözmek için yaratıcı bir yol buldu.)
- The way she handles difficult situations is impressive. (Zor durumlarla başa çıkma şekli etkileyici.)
- There’s no easy way to learn a new skill. (Yeni bir beceri öğrenmenin kolay bir yolu yok.)
- She has a unique way of decorating her house. (Evinin dekorasyonunda benzersiz bir tarzı var.)
- I like the way you approach problems. (Sorunlara yaklaşma şeklini beğeniyorum.)
- He’s paving the way for future generations. (Gelecek nesiller için yol açıyor.)
- There’s no way we can finish this project on time. (Bu proje için zamanında bitirebileceğimiz hiçbir yol yok.)
Hemen Yorum Yaz