Waxen İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Waxen
Waxen kelimesi İngilizcede “balmumu gibi, mumlu, soluk” anlamlarına gelir.
- Her skin was waxen and translucent. (Tüm cildi balmumu gibi ve saydamdı.)
- The candle cast a waxen glow over the room. (Mum odanın üzerine mumlu bir ışık yaydı.)
- The mannequin had a waxen complexion. (Mankenin cildi balmumu gibi beyazdı.)
- The flowers had a waxen appearance. (Çiçekler mumlu bir görünüme sahipti.)
- His face was waxen with fear. (Yüzü korkudan soluktu.)
- She wore a waxen mask for the play. (Oyun için balmumu gibi bir maske taktı.)
- The painting had a waxen finish. (Tablo balmumu gibi bir yüzeye sahipti.)
- The cheese had a waxen rind. (Peynirin üzerinde mumlu bir kabuk vardı.)
- The statue had a waxen texture. (Heykelin dokusu balmumu gibiydi.)
- The child’s hand was cold and waxen. (Çocuğun eli soğuk ve soluktu.)
- The waxen moon hung in the sky. (Balmumu gibi ay gökyüzünde asılı kaldı.)
- The corpse had a waxen appearance. (Cenaze balmumu gibi bir görünüme sahipti.)
- The old woman’s skin was waxen and wrinkled. (Yaşlı kadının cildi balmumu gibi ve kırışıktı.)
- The painting’s colors had a waxen quality. (Tablonun renkleri balmumu gibi bir kaliteye sahipti.)
- The waxen figure looked eerily lifelike. (Balmumu gibi figür ürkütücü bir şekilde gerçekçi görünüyordu.)
- The room was lit by the waxen candles. (Oda balmumu gibi mumlarla aydınlatıldı.)
- The fruit had a waxen coating. (Meyveler mumlu bir kaplama ile kaplıydı.)
- The woman’s hair had a waxen shine. (Kadının saçı balmumu gibi parlıyordu.)
- The sculpture had a waxen patina. (Heykelin yüzeyi balmumu gibi bir patina ile kaplıydı.)
- The doll’s face was made of waxen material. (Bebeğin yüzü balmumu benzeri bir malzemeden yapılmıştı.)
- The painting had a waxen sheen that made it look almost three-dimensional. (Tabloda balmumu gibi bir parlaklık vardı ve neredeyse üç boyutlu görünüyordu.)
- The waxen wings of the moth were delicate and translucent. (Güvelerin balmumu gibi kanatları zarif ve saydamdı.)
- The sculptor used a special technique to create the waxen appearance of the statue. (Heykeltraş heykelin balmumu gibi görünümünü oluşturmak için özel bir teknik kullandı.)
- The room smelled of waxen candles and fresh flowers. (Oda balmumu gibi mumlar ve taze çiçekler kokuyordu.)
- The waxen texture of the fabric gave it a unique feel. (Kumaşın balmumu gibi dokusu ona benzersiz bir his veriyordu.)
- The artist used a waxen medium to create the sculpture. (Sanatçı heykeli oluşturmak için balmumu benzeri bir ortam kullandı.)
- The waxen surface of the painting made it difficult to discern the brushstrokes. (Tablonun balmumu gibi yüzeyi fırça darbelerini ayırt etmeyi zorlaştırdı.)
- The bride’s bouquet had a waxen appearance, with artificial flowers made from wax. (Gelin buketi balmumu gibi bir görünüme sahipti, balmumundan yapılmış yapay çiçeklerden oluşuyordu.)
- The candle melted, leaving a puddle of waxen liquid on the table. (Mum eridi ve masada balmumu gibi bir sıvı birikintisi bıraktı.)
- The waxen figure of the saint stood at the front of the church. (Azizin balmumu gibi figürü kilisenin önünde duruyordu.)
Hemen Yorum Yaz