Wobbler İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Wobbler İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Wobbler Nedir?

Wobbler, hareket halindeyken yan yana salınan veya titreyen bir nesne anlamına gelir. Aynı zamanda veteriner tıpta bir hastalık türünü ifade etmek için de kullanılır. Bu hastalık, köpeklerde omurilik problemlerine bağlı olarak oluşan dengesizlik, yürüme bozukluğu ve felç semptomlarına sebep olabilir.

Örnek Cümleler:

1. The fishing lure had a wobbler on it to imitate the movement of a real fish. (Balıkçılık yemi gerçek bir balığın hareketini taklit etmek için bir wobbler’e sahipti.)
2. The table was unstable and wobbled when someone leaned on it. (Masa dengesizdi ve birisi ona yaslandığında titredi.)
3. The toddler’s first steps were a bit wobbly, but he quickly gained his balance. (Küçük çocuğun ilk adımları biraz sendelese de, çabucak denge kazandı.)
4. The bridge was old and wobbled with every step. (Köprü eskiydi ve her adımda sallanıyordu.)
5. The washing machine had a wobbler inside that caused it to shake during the spin cycle. (Çamaşır makinesi içindeki bir wobbler nedeniyle döndürme işlemi sırasında sarsıldı.)
6. The dancer’s wobbler at the end of her performance was intentional and added to the artistic effect. (Dansçının performansının sonunda yaptığı wobbler kasten yapılmıştı ve sanatsal etkiyi artırdı.)
7. The car’s wobbler made it difficult to drive straight on the bumpy road. (Arabanın wobbler’ı, çukurlu yolda düz bir şekilde gitmeyi zorlaştırdı.)
8. The bicycle wobbled when he hit a bump in the road. (Bisiklet, yolda bir çukura çarptığında sallandı.)
9. The airplane experienced a wobbler during takeoff due to the strong crosswinds. (Uçak, güçlü yan rüzgarlardan dolayı kalkış sırasında bir wobbler yaşadı.)
10. The earthquake caused the buildings to wobble and sway. (Deprem binaların sallanmasına ve sallanmasına neden oldu.)
11. The drunk man’s wobbly walk caught the attention of the police. (Sarhoş adamın sendeleyen yürüyüşü polisin dikkatini çekti.)
12. The baby’s wobbly head indicated that she still had weak neck muscles. (Bebek’in başının sallanması, hala zayıf boyun kaslarına sahip olduğunu gösteriyordu.)
13. The boat’s wobbler caused the passengers to feel seasick. (Teknenin wobbler’ı, yolcuların deniz hastası olmasına neden oldu.)
14. The soccer ball wobbled in the air as it was kicked towards the goal. (

Futbol topu kaleye doğru atıldığında havada wobbler yaptı.)
15. The toy car had a wobbler mechanism that made it move unpredictably. (Oyuncak araba, hareketini öngörülemeyecek şekilde değiştiren bir wobbler mekanizmasına sahipti.)

  1. The cat’s tail wobbled back and forth as she chased the toy mouse. (Kedinin kuyruğu, oyuncak fareyi takip ederken ileri geri sallandı.)
  2. The boat’s wobbly engine caused it to move slowly and unsteadily through the water. (Teknenin wobbly motoru, su üzerinde yavaş ve kararsız bir şekilde hareket etmesine neden oldu.)
  3. The wobbly ladder was unsafe to use and needed to be repaired. (Sendeli merdiven kullanmak güvensizdi ve tamir edilmesi gerekiyordu.)
  4. The gymnast’s wobbler on the balance beam caused her to lose points in the competition. (Jimnastikçinin denge tahtasında yaptığı wobbler, yarışmada puan kaybetmesine neden oldu.)
  5. The hiker’s wobbly knees made it difficult for him to descend the steep mountain trail. (Yürüyüşçünün sendeli dizleri, dik dağ patikasından inmesini zorlaştırdı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.