Wispy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Wispy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Wispy

Türkçe anlamı: Hafif, uçuşan, sönük

Örnek cümleler:

1. The wispy clouds in the sky looked like cotton candy. (Hafif bulutlar gökyüzünde pamuk şekeri gibi görünüyordu.)
2. She wore a wispy dress that flowed in the wind. (Rüzgarda uçuşan bir elbise giydi.)
3. The wispy smoke rose from the campfire. (Kamp ateşinden hafif duman yükseldi.)
4. Her hair was wispy and unkempt. (Saçları hafif ve dağınıktı.)
5. The artist painted wispy strokes of color on the canvas. (Sanatçı tuvale hafif renkli darbeler yaptı.)
6. The wispy mist covered the mountains in the morning. (Sabahları hafif sis dağları kaplar.)
7. She blew wispy bubbles with her chewing gum. (Sakızıyla hafif baloncuklar üfledi.)
8. The wispy curtains fluttered in the breeze. (Hafif perdeler hafif esintide uçuştu.)
9. The wispy sound of the flute filled the room. (Flütün hafif sesi odayı doldurdu.)
10. The plant had wispy leaves that swayed in the wind. (Bitkinin hafif yaprakları rüzgarda sallandı.)
11. The wispy threads of the spider’s web glistened in the sun. (Örümceğin ağının hafif iplikleri güneşte parladı.)
12. The wispy scent of lavender filled the air. (Lavantanın hafif kokusu havayı doldurdu.)
13. She had a wispy memory of the events from years ago. (Yıllar önceki olaylarla ilgili hafif bir hatırası vardı.)
14. The wispy feathers on the bird’s wings helped it to fly. (Kuşun kanatlarındaki hafif tüyler uçmasına yardımcı oldu.)
15. The wispy sound of the wind chimes soothed her nerves. (Rüzgar çanlarının hafif sesi sinirlerini yatıştırdı.)
16. The wispy strands of hair fell across her face. (Saçının hafif telleri yüzüne düştü.)
17. The wispy lines on the map indicated the river’s path. (Haritadaki hafif çizgiler nehrin yolunu gösterdi.)
18. The wispy voice of the singer filled the concert hall. (Şarkıcının hafif sesi konser salonunu doldurdu.)
19. The wispy clouds cleared, revealing a bright blue sky. (Hafif bulutlar kayboldu ve parlak mavi gökyüzü ortaya çıktı.)
20. The wispy fabric of the scarf felt soft against her skin. (Atkının hafif kumaşı tenine karşı yumuşaktı.)

21. The wispy smoke from the incense filled the room with a sweet aroma. (Tütsünün hafif dumanı tatlı bir kokuyla odanın havasını doldurdu.)
22. The wispy branches of the willow tree swayed gently in the breeze. (Salcı ağacının hafif dalları hafif rüzgarda nazikçe sallandı.)
23. The wispy foam on the waves sparkled in the sunlight. (Dalgaların üzerindeki hafif köpük güneş ışığında parladı.)
24. The wispy lace on her wedding dress added a delicate touch. (Düğün elbisesindeki hafif dantel ince bir dokunuş ekledi.)
25. The wispy clouds in the distance hinted at an approaching storm. (Uzaklardaki hafif bulutlar yaklaşan bir fırtına habercisi gibiydi.)
26. The wispy smoke from the chimney disappeared into the sky. (Bacasından yükselen hafif duman gökyüzünde kayboldu.)
27. The wispy lines of the drawing gave it a dreamy quality. (Çizimin hafif çizgileri ona rüya gibi bir kalite kattı.)
28. The wispy sound of the leaves rustling in the wind was calming. (Rüzgarda hafifçe hışıldayan yaprakların sesi yatıştırıcıydı.)
29. The wispy hair of the newborn baby was a sign of innocence. (Yeni doğan bebeğin hafif saçları masumiyetin bir işaretiydi.)
30. The wispy clouds formed interesting shapes in the sky. (Hafif bulutlar gökyüzünde ilginç şekiller oluşturdu.)

These are some examples of how to use “wispy” in English sentences with their Turkish translations.