Warring İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Warring İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Warring

Warring, çatışma, savaş veya mücadele anlamına gelir. İki veya daha fazla grup, taraftar veya ulus arasındaki düşmanlık ve çatışma durumunu ifade eder.

Örnek cümleler:

  1. Warring parties have reached a ceasefire agreement. (Mücadele eden taraflar ateşkes anlaşmasına vardı.)
  2. The warring nations have caused great suffering to their citizens. (Mücadele eden uluslar vatandaşlarına büyük acılar çektirdiler.)
  3. The warring factions have been fighting for control of the city for months. (Mücadele eden fraksiyonlar şehrin kontrolü için aylardır savaşıyorlar.)
  4. The warring tribes have agreed to share the land peacefully. (Mücadele eden kabileler barışçıl bir şekilde toprağı paylaşmayı kabul ettiler.)
  5. The warring parties have decided to negotiate a peace settlement. (Mücadele eden taraflar barış anlaşması için müzakere etmeye karar verdiler.)
  6. The warring countries have signed a peace treaty. (Mücadele eden ülkeler barış anlaşması imzaladılar.)
  7. The warring factions have agreed to a truce. (Mücadele eden fraksiyonlar ateşkes konusunda anlaştılar.)
  8. The warring armies clashed in a fierce battle. (Mücadele eden ordular şiddetli bir savaşta karşı karşıya geldi.)
  9. The warring parties have accused each other of violating the ceasefire. (Mücadele eden taraflar ateşkesi ihlal etmekle suçladılar.)
  10. The warring factions have been unable to reach a peace agreement. (Mücadele eden fraksiyonlar barış anlaşmasına ulaşamadılar.)
  11. The warring nations have been at odds for decades. (Mücadele eden uluslar on yıllardır birbirleriyle anlaşamıyorlar.)
  12. The warring tribes have been fighting over resources. (Mücadele eden kabileler kaynaklar üzerinde savaşıyorlar.)
  13. The warring parties have agreed to a temporary ceasefire. (Mücadele eden taraflar geçici bir ateşkes konusunda anlaştılar.)
  14. The warring factions have called for an end to the violence. (Mücadele eden fraksiyonlar şiddetin sona ermesini talep ettiler.)
  15. The warring armies have suffered heavy losses. (Mücadele eden ordular ağır kayıplar yaşadılar.)
  16. The warring nations have appealed to the international community for help. (Mücadele eden uluslar uluslararas

ı topluma yardım çağrısında bulundular.)
17. The warring factions have agreed to a prisoner exchange. (Mücadele eden fraksiyonlar esir takası konusunda anlaştılar.)

  1. The warring parties have called for a UN intervention. (Mücadele eden taraflar Birleşmiş Milletler müdahalesi talep ettiler.)
  2. The warring tribes have been fighting for territorial control. (Mücadele eden kabileler toprak kontrolü için savaşıyorlar.)
  3. The warring countries have imposed economic sanctions on each other. (Mücadele eden ülkeler birbirlerine ekonomik yaptırımlar uyguladılar.)

(Türkçe anlamlarıyla birlikte örnek cümleler yazılmıştır.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.