Whimper İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Whimper İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Whimper Nedir?

Whimper, hafifçe ve şikayet ederek ağlamak anlamına gelen bir fiildir.

Örnek Cümleler:

1. As she saw the puppy limping, she began to whimper. (Köpeğin topalladığını görünce hafifçe ağlamaya başladı.)
2. The child began to whimper when she lost her balloon. (Balonunu kaybettiğinde çocuk hafifçe ağlamaya başladı.)
3. She could hear the baby whimpering in the other room. (Diğer odada bebeğin hafifçe ağladığını duyabiliyordu.)
4. The puppy let out a soft whimper when it hurt its paw. (Patisini incittiğinde yavru köpek hafifçe inledi.)
5. He tried to hold back the whimper as he stubbed his toe on the door. (Ayak parmağını kapıya çarptığında inlemeyi bastırmaya çalıştı.)
6. The kitten let out a little whimper as she was picked up. (Kucaklandığında kedi hafifçe inledi.)
7. She couldn’t help but whimper as she watched the sad movie. (Üzücü filmi izlerken hafifçe ağlamamak için kendini tutamadı.)
8. The dog let out a whimper of joy when his owner returned home. (Sahibi eve döndüğünde köpek sevinçle hafifçe inledi.)
9. The child’s whimper turned into a full-blown cry when she fell down. (Düşünce çocuğun hafifçe ağlaması ağlama krizine dönüştü.)
10. The whimper in her voice indicated that she was about to cry. (Sesindeki inilti ağlayacak gibi olduğunu gösteriyordu.)
11. He couldn’t help but whimper in pain when the doctor injected him. (Doktor iğne yaptığında acıdan hafifçe inlemekten kendini alamadı.)
12. The wounded soldier let out a whimper as his wounds were treated. (Yaralı asker yaraları tedavi edilirken hafifçe inledi.)
13. The puppy’s whimper tugged at her heartstrings. (Yavru köpeğin hafif inlemesi onun kalbini sızlattı.)
14. She tried to hide her whimper of disappointment when she didn’t get the job. (İş alamayınca hayal kırıklığını gizlemeye çalıştı.)
15. The baby’s whimper woke her up in the middle of the night. (Gece yarısında bebeğin hafifçe inlemesi onu uyandırdı.)
16. He let out a soft whimper as he hugged his friend goodbye. (Arkadaşına veda ederken hafifçe inledi.)
17. The whimper of the wind could be heard outside. (Rüzgarın hafif inlemesi dışarıdan duyulabiliyordu.)
18. She let out a whimper of pain as she

19. stumbled and fell on the sidewalk. (Kaldırımda tökezleyip düşünce acıdan hafifçe inledi.)
20. The dog’s whimper broke the silence in the empty house. (Boş evdeki sessizliği köpeğin hafifçe inlemesi bozdu.)

(Türkçe çeviriler kalın olarak yazılmıştır.)