Extravagant İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Extravagant
Extravagant, aşırıya kaçan, müsrif, savurgan anlamlarına gelir.
- She wore an extravagant dress to the party. (İngilizce: She wore an extravagant dress to the party.) Türkçe: Partiye müsrif bir elbise giydi.
- He has an extravagant taste in cars. (İngilizce: He has an extravagant taste in cars.) Türkçe: Arabalarda savurgan bir zevki var.
- The hotel room was decorated in an extravagant manner. (İngilizce: The hotel room was decorated in an extravagant manner.) Türkçe: Otel odası aşırıya kaçan bir şekilde dekore edilmişti.
- She had an extravagant shopping spree and spent all her money. (İngilizce: She had an extravagant shopping spree and spent all her money.) Türkçe: Aşırıya kaçan bir alışveriş çılgınlığı yaşadı ve tüm parasını harcadı.
- His extravagant lifestyle left him in debt. (İngilizce: His extravagant lifestyle left him in debt.) Türkçe: Onun savurgan yaşam tarzı onu borçlu bıraktı.
- The wedding had extravagant decorations and entertainment. (İngilizce: The wedding had extravagant decorations and entertainment.) Türkçe: Düğün aşırıya kaçan dekorasyonlar ve eğlencelerle doluydu.
- He made an extravagant proposal with fireworks and a helicopter ride. (İngilizce: He made an extravagant proposal with fireworks and a helicopter ride.) Türkçe: Havai fişekler ve helikopter yolculuğu ile müsrif bir teklif yaptı.
- She had an extravagant taste in jewelry and bought a diamond necklace. (İngilizce: She had an extravagant taste in jewelry and bought a diamond necklace.) Türkçe: Mücevherlerde müsrif bir zevki vardı ve bir elmas kolye satın aldı.
- The restaurant had an extravagant menu with expensive dishes. (İngilizce: The restaurant had an extravagant menu with expensive dishes.) Türkçe: Restoran pahalı yemeklerle dolu müsrif bir menüye sahipti.
- He lived in an extravagant mansion with a swimming pool and tennis court. (İngilizce: He lived in an extravagant
mansion with a swimming pool and tennis court.) Türkçe: Yüzme havuzu ve tenis kortu olan müsrif bir malikânda yaşıyordu.
11. The party was extravagant with champagne and caviar. (İngilizce: The party was extravagant with champagne and caviar.) Türkçe: Şampanya ve havyarla dolu müsrif bir parti oldu.
- She had an extravagant collection of designer handbags. (İngilizce: She had an extravagant collection of designer handbags.) Türkçe: Tasarımcı çantaları müsrif bir şekilde koleksiyon haline getirdi.
- The hotel had an extravagant spa with luxury treatments. (İngilizce: The hotel had an extravagant spa with luxury treatments.) Türkçe: Lüks tedavilerle dolu müsrif bir spa’ya sahipti.
- He bought an extravagant yacht for his vacation. (İngilizce: He bought an extravagant yacht for his vacation.) Türkçe: Tatili için müsrif bir yat satın aldı.
- She had an extravagant wedding dress that cost thousands of dollars. (İngilizce: She had an extravagant wedding dress that cost thousands of dollars.) Türkçe: Binlerce dolar harcayan müsrif bir gelinlik sahibiydi.
- The company threw an extravagant party to celebrate their success. (İngilizce: The company threw an extravagant party to celebrate their success.) Türkçe: Başarılarını kutlamak için müsrif bir parti düzenlediler.
- He had an extravagant hobby of collecting rare wines. (İngilizce: He had an extravagant hobby of collecting rare wines.) Türkçe: Nadir şarapları toplama gibi müsrif bir hobisi vardı.
- The celebrity’s outfit was extravagant with a diamond necklace and fur coat. (İngilizce: The celebrity’s outfit was extravagant with a diamond necklace and fur coat.) Türkçe: Elmas kolyesi ve kürk ceketiyle müsrif bir ünlü kıyafeti giydi.
- The politician’s speech was filled with extravagant promises. (İngilizce: The politician’s speech was filled with extravagant promises.) Türkçe: Siyasetçinin konuşması müsrif vaatlerle doluydu.
- The company’s CEO had an extravagant salary that was criticized by the employees. (İngilizce: The company’s CEO had an extravagant salary that was criticized by the employees.) Türkçe:
Hemen Yorum Yaz