Weaver İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Weaver İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Weaver

Weaver, İngilizce’de “dokumacı” anlamına gelir. Weaver kelimesinin cümle içinde kullanımına örnekler şu şekildedir:

1. The weaver was working on a beautiful silk scarf. (Dokumacı, güzel bir ipek eşarp üzerinde çalışıyordu.)
2. The weaver used a traditional loom to make the fabric. (Dokumacı, kumaşı yapmak için geleneksel bir tezgah kullandı.)
3. The weaver carefully selected the threads for the tapestry. (Dokumacı, duvar halısı için iplikleri dikkatlice seçti.)
4. The weaver’s hands moved quickly and skillfully across the loom. (Dokumacının elleri hızlı ve ustaca tezgahın üzerinde hareket etti.)
5. The weaver was proud of the intricate design of the fabric. (Dokumacı, kumaşın karmaşık deseninden gurur duydu.)
6. The weaver used different colors to create a stunning pattern. (Dokumacı, etkileyici bir desen oluşturmak için farklı renkler kullandı.)
7. The weaver was able to produce high-quality textiles. (Dokumacı, yüksek kaliteli tekstiller üretmeyi başardı.)
8. The weaver learned the trade from her grandmother. (Dokumacı, mesleği büyükannesinden öğrendi.)
9. The weaver’s shop was filled with beautiful fabrics and tapestries. (Dokumacının dükkanı, güzel kumaşlar ve duvar halıları ile doluydu.)
10. The weaver carefully inspected each thread before starting the weaving process. (Dokumacı, dokuma işlemine başlamadan önce her ipliği dikkatlice kontrol etti.)
11. The weaver used a variety of techniques to create different textures in the fabric. (Dokumacı, kumaşta farklı dokular oluşturmak için çeşitli teknikler kullandı.)
12. The weaver’s work was highly regarded by art collectors. (Dokumacının işleri, sanat koleksiyoncuları tarafından yüksek saygı gördü.)
13. The weaver incorporated traditional motifs into her contemporary designs. (Dokumacı, çağdaş tasarımlarına geleneksel motifler ekledi.)
14. The weaver’s studio was filled with the sound of the loom. (Dokumacının stüdyosu, tezgahın sesiyle doluydu.)
15. The weaver spent hours carefully crafting each piece. (Dokumacı, her parçayı dikkatlice işlemek için saatler harcadı.)
16. The weaver used a blend of silk and cotton to create a luxurious feel. (Dokumacı, lüks bir his yaratmak için ipek ve pamuk karışımı kullandı.)
17. The weaver’s work was featured in a local art exhibition. (Dokumacının işleri, yerel bir sanat sergisinde sergilendi.)
18. The weaver was passionate about preserving traditional weaving techniques. (D

okumacı, geleneksel dokuma tekniklerinin korunmasına tutkundu.)
19. The weaver’s hands were calloused from years of working with the loom. (Dokumacının elleri, tezgahla yıllarca çalışmaktan dolayı nasırlıydı.)

20. The weaver’s tapestries were highly sought after by interior designers. (Dokumacının duvar halıları, iç mekan tasarımcıları tarafından çok aranıyordu.)

Overall, the art of weaving requires patience, skill, and creativity, and the weaver is the master of this craft, producing beautiful and intricate textiles that are both functional and aesthetically pleasing.