Veer İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Veer İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Veer (Fiil) – Türkçe Anlamı: Yönünü değiştirmek, sapmak, dönmek

Örnek cümleler:

  1. I saw a deer veering off into the woods. (Bir geyik ormana saparak gittiğini gördüm.)
  2. The car suddenly veered to the left. (Araba aniden sola döndü.)
  3. The ship veered off course during the storm. (Fırtına sırasında gemi rotasından çıktı.)
  4. The cyclist had to veer around the pothole in the road. (Bisikletçi, yoldaki çukurdan dolayı yönünü değiştirmek zorunda kaldı.)
  5. The runner veered off the track and onto the grass. (Koşucu pistten çıkıp çime girdi.)
  6. The bird veered away from the predator. (Kuş, avcıdan uzaklaştı.)
  7. The conversation veered off-topic. (Konuşma konudan sapmaya başladı.)
  8. The driver veered to avoid hitting the pedestrian. (Sürücü, yaya çarpmamak için yönünü değiştirdi.)
  9. The politician veered from his original stance. (Politikacı, özgün duruşundan sapmaya başladı.)
  10. The plane veered sharply to the right. (Uçak keskin bir şekilde sağa döndü.)
  11. The boat veered off course due to strong winds. (Tekne, güçlü rüzgarlar nedeniyle rotasından çıktı.)
  12. The car veered dangerously close to the edge of the cliff. (Araba tehlikeli bir şekilde uçurumun kenarına yaklaştı.)
  13. The cyclist veered into the bike lane. (Bisikletçi, bisiklet şeridine girdi.)
  14. The runner veered off the trail and got lost. (Koşucu patikadan çıktı ve kayboldu.)
  15. The ship veered off course to avoid hitting the iceberg. (Gemi, buz dağına çarpmamak için rotasından çıktı.)
  16. The car veered into the wrong lane and caused a near-collision. (Araba yanlış şeride girdi ve neredeyse çarpışmaya neden oldu.)
  17. The driver veered to the right to avoid the fallen tree. (Sürücü, düşen ağacı önlemek için sağa döndü.)
  18. The ball veered off course and landed in the water. (Top rotasından çıktı ve suya düştü.)
  19. The plane veered off the runway during the landing. (Uçak iniş sırasında pistten çıktı.)
  20. The conversation veered back to the original topic. (Konuşma, özgün konuya geri döndü.)

Veer (İsim) – Türkçe Anlamı: Demir çubuk

Örnek cümleler:

  1. The construction worker used a veer to tie the rebar together. (İnşaat işçisi, demir çubukları birleştirmek için bir demir çubuk kullandı.)
  2. The fence was reinforced with veers to make it sturdier. (Çit, daha sağlam hale getirmek için demir çubuklarla güçlendirildi.)
  3. The gate was held shut with a heavy veer. (Kapı ağır bir demir çubukla kapatıldı.)
  4. The sculpture was made with welded veers. (Heykel kaynaklı demir çubuklarla yapıldı.)
  5. The building’s structure was reinforced with veers to withstand earthquakes. (Binaların yapısı, depremlere dayanıklı olması için demir çubuklarla güçlendirildi.)
  6. The old bridge was held up with thick veers. (Eski köprü kalın demir çubuklarla desteklendi.)
  7. The garden trellis was made with wooden veers. (Bahçe sarmaşık teli ahşap demir çubuklarla yapıldı.)
  8. The street lamps were secured with veers to prevent theft. (Sokak lambaları, hırsızlığı önlemek için demir çubuklarla güvenli hale getirildi.)
  9. The scaffolding was made with sturdy veers to support the workers. (İskele, işçileri desteklemek için sağlam demir çubuklarla yapıldı.)
  10. The fence gate was reinforced with a long veer that went across the entire gate. (Çit kapısı, tüm kapı boyunca uzanan uzun bir demir çubukla güçlendirildi.)
  11. The playground equipment was made with colorful veers. (Oyun parkı ekipmanları renkli demir çubuklarla yapıldı.)
  12. The ship’s anchor was secured with a heavy veer. (Geminin çapa halatı, ağır bir demir çubukla güvenli hale getirildi.)
  13. The metal fence was held together with welded veers. (Metal çit, kaynaklı demir çubuklarla bir arada tutuldu.)
  14. The steel beams were held in place with veers. (Çelik kirişler, demir çubuklarla yerinde tutuldu.)
  15. The fence post was secured with a thick veer that was buried deep in the ground. (Çit direği, derinlemesine gömülen kalın bir demir çubukla güvenli hale getirildi.)
  16. The statue was made with bronze veers. (Heykel, bronz demir çubuklarla yapıldı.)
  17. The tent was held up with a network of veers. (Çadır, bir ağ demir çubuklarla desteklendi.)
  18. The tower was built with a framework of veers. (Kule, bir demir çubuk çerçevesi ile inşa edildi.)
  19. The fence gate was decorated with ornamental veers. (Çit kapısı

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.