Weave İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Weave İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Weave

Weave, Türkçe karşılığı ile “dokuma” anlamına gelir. Bu kelime, kumaş veya halı yapımında kullanılan bir tekniktir. İşlenmemiş iplikler, birbirine geçirilerek dokuma tezgahı üzerinde örülmek suretiyle bir kumaş ya da halı oluşturulur.

Örnek cümleler:

  1. I learned how to weave from my grandmother. (Büyükannemden dokuma yapmayı öğrendim.)
  2. She weaves her own clothes. (Kendi kıyafetlerini dokur.)
  3. The rug was hand-woven. (Halı el dokumasıydı.)
  4. The weaver used a traditional loom to weave the fabric. (Dokumacı, kumaşı örmek için geleneksel bir dokuma tezgahı kullandı.)
  5. The tapestry was intricately woven with various colors of thread. (Duvar halısı, çeşitli renklerde ipliklerle özenle dokunmuştu.)
  6. They are trying to weave a plan to solve the problem. (Sorunu çözmek için bir plan örmeye çalışıyorlar.)
  7. The artist weaved a beautiful story into her painting. (Sanatçı, resmine güzel bir hikaye ördü.)
  8. The wind weaves through the trees. (Rüzgar ağaçların arasından örülür.)
  9. She weaves a tale of romance and adventure. (Romantizm ve macera dolu bir hikaye örüyor.)
  10. The basket was woven from dried reeds. (Sepet, kurutulmuş kamışlardan örülmüştü.)
  11. The spider weaves its web to catch insects. (Örümcek, böcekleri yakalamak için ağ örer.)
  12. The fabric was tightly woven to make it strong. (Kumaş, güçlü olması için sıkıca örülmüştü.)
  13. She carefully weaved the thread through the needle. (İpliği dikkatlice iğnenin içinden geçirdi.)
  14. The artist weaved together different musical styles to create a unique sound. (Sanatçı, farklı müzik tarzlarını bir araya getirerek benzersiz bir ses yarattı.)
  15. The spider weaves its web with great precision. (Örümcek, büyük bir hassasiyetle ağını örer.)
  16. The rug was expertly woven by skilled artisans. (Halı, uzman zanaatkarlar tarafından ustalıkla dokunmuştu.)
  17. She weaved in and out of traffic to get to work on time. (İşe zamanında varmak için trafiğin arasından ördü.)
  18. The tapestry was woven with scenes from the history of the city. (Duvar halısı, şehrin tarihinden sahnelerle örülmüştü.)
  19. He weaves a compelling argument for his case. (Davası için ikna edici bir argüman örüyor.)
  20. The basket weaver uses a variety of weaving techniques to create intricate designs. (Sepet dokumacısı, karmaş

ık tasarımlar oluşturmak için çeşitli dokuma teknikleri kullanır.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.