Wistful İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Wistful İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Wistful Nedir?

Wistful kelimesi, hüzünlü bir özlem veya melankolik bir düşünceyi ifade eder.


Örnek Cümleler:

  1. She looked wistfully at the old photographs and reminisced about her childhood. (O, eski fotoğraflara hüzünlü bir şekilde baktı ve çocukluğunu anımsadı.)
  2. He had a wistful expression on his face as he watched the sunset. (O, gün batımını izlerken yüzünde hüzünlü bir ifade vardı.)
  3. The old man sat in the park, wistfully watching the children play. (Yaşlı adam parkta oturdu, çocukların oynadığını hüzünlü bir şekilde izledi.)
  4. She listened to the melancholic music with a wistful expression. (O, hüzünlü müziği dinlerken melankolik bir ifadeyle dinledi.)
  5. He had a wistful smile on his face as he remembered his youth. (O, gençliğini hatırlarken yüzünde hüzünlü bir gülümseme vardı.)
  6. She looked wistfully at the empty room and remembered the happy times they had spent there. (O, boş odaya hüzünlü bir şekilde baktı ve orada geçirdikleri mutlu zamanları hatırladı.)
  7. The old woman sat in her rocking chair, wistfully looking out the window. (Yaşlı kadın salıncağında oturdu, pencereden hüzünlü bir şekilde dışarı baktı.)
  8. He had a wistful look in his eyes as he said goodbye to his old friend. (O, eski arkadaşına veda ederken gözlerinde hüzünlü bir ifade vardı.)
  9. She had a wistful tone in her voice as she talked about the past. (O, geçmişten bahsederken sesinde hüzünlü bir ton vardı.)
  10. He looked wistfully at the ocean and wished he could swim in it. (O, denize hüzünlü bir şekilde baktı ve içinde yüzebilseydi diye dilek tuttu.)
  11. The wistful melody of the piano filled the room. (Piyano’nun hüzünlü melodisi odayı doldurdu.)
  12. She had a wistful expression on her face as she watched the wedding party. (O, düğün partisini izlerken yüzünde hüzünlü bir ifade vardı.)
  13. He looked wistfully at

the old house where he grew up and remembered the happy memories. (O, büyüdüğü eski evine hüzünlü bir şekilde baktı ve orada geçirdiği mutlu anıları hatırladı.)
14. The wistful scent of the flowers brought back memories of his childhood. (Çiçeklerin hüzünlü kokusu onun çocukluğuna dair anıları canlandırdı.)

  1. She had a wistful expression on her face as she talked about her deceased grandmother. (O, ölmüş büyükannesinden bahsederken yüzünde hüzünlü bir ifade vardı.)
  2. He sat by the river, watching the water flow with a wistful expression on his face. (O, nehir kenarında oturdu, suyun akışını hüzünlü bir ifadeyle izledi.)
  3. She had a wistful smile on her face as she remembered her first love. (O, ilk aşkını hatırlarken yüzünde hüzünlü bir gülümseme vardı.)
  4. He listened to the wistful sound of the violin and felt a sense of longing. (O, kemanın hüzünlü sesini dinledi ve bir özlem hissetti.)
  5. She looked wistfully at the old dress and remembered the special occasion she wore it to. (O, eski elbiseye hüzünlü bir şekilde baktı ve onu giydiği özel günü hatırladı.)
  6. He had a wistful expression on his face as he said goodbye to the city where he had lived for many years. (O, uzun yıllar yaşadığı şehirden vedalaşırken yüzünde hüzünlü bir ifade vardı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.