Violin İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Violin İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Violin

Violin, telli bir müzik aletidir. Keman olarak da bilinir. Genellikle klasik müzikte kullanılır ve bir yay ile çalınır.

Örnek cümleler:

  1. The violinist played a beautiful melody on his instrument. (Kemanist, enstrümanında güzel bir melodi çaldı.)
  2. I’ve been practicing the violin for years, and I still have so much to learn. (Yıllardır keman çalışıyorum ve hala çok şey öğrenmem gerekiyor.)
  3. The sound of the violin filled the concert hall, and the audience was mesmerized. (Kemanın sesi konser salonunu doldurdu ve seyirciler büyülendi.)
  4. She picked up the violin and began to play a soft, soothing tune. (Kemanı aldı ve yumuşak, yatıştırıcı bir ezgi çalmaya başladı.)
  5. My favorite part of the orchestra is the violin section. (Orkestranın favori bölümüm keman bölümüdür.)
  6. Playing the violin requires a lot of skill and practice. (Keman çalmak çok yetenek ve pratik gerektirir.)
  7. The violinist tuned his instrument before the performance. (Kemanist, performans öncesinde enstrümanını ayarladı.)
  8. The violin is a beautiful and elegant instrument. (Keman, güzel ve zarif bir enstrümandır.)
  9. He bought a new violin and couldn’t wait to try it out. (Yeni bir keman satın aldı ve denemek için sabırsızlandı.)
  10. The violin soloist received a standing ovation from the audience. (Keman solisti, seyircilerden ayakta alkış aldı.)
  11. The violin is a popular instrument in classical music. (Keman, klasik müzikte popüler bir enstrümandır.)
  12. She spent hours practicing the same violin piece until she perfected it. (Aynı keman parçasını mükemmelleştirene kadar saatlerce çalıştı.)
  13. The violinist’s fingers danced across the strings of the instrument. (Kemanistin parmakları enstrümanın telleri üzerinde dans etti.)
  14. The violin bow is an important tool for playing the instrument. (Keman yayı, enstrümanı çalmak için önemli bir araçtır.)
  15. The violinist played with such passion and emotion that the audience was moved to tears. (Kemanist, o kadar tutku ve duygu ile çaldı ki seyirciler gözyaşlarına boğuldu.)
  16. She inherited her grandfather’s violin and treasured it as a family heirloom. (Büyük babasının kemanını miras aldı ve aile mirası olarak hazineledi.)
  17. The violinist performed a beautiful duet with the pianist. (Kemanist, piyanist ile güzel bir düet performansı sergiledi.)
  18. The violin teacher instructed his student on proper finger placement on the instrument. (Keman öğretmeni, öğrencisine enstrüman üzerinde doğru parmak yerleşimi konusunda talimat verdi.)
  19. The violinist’s talent

and skill with the instrument were evident in her flawless performance. (Kemanistin enstrümanla olan yeteneği ve becerisi, kusursuz performansında açıkça görüldü.)
20. He was proud to play the violin in his school orchestra and loved being part of the musical community. (Okul orkestrasında keman çalmaktan gurur duyuyor ve müzikal topluluğun bir parçası olmaktan keyif alıyordu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.