Violent İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Violent İle İlgili Cümleler
Violent, şiddetli, zorlu, sert anlamlarına gelen bir İngilizce kelimedir. İşte violent kelimesinin kullanıldığı 20 örnek cümle:
-
He was arrested for violent behavior towards his wife. (Eşiye karşı şiddetli davranışları nedeniyle tutuklandı.)
-
The storm was violent, with strong winds and heavy rain. (Fırtına şiddetliydi, güçlü rüzgarlar ve yoğun yağmur vardı.)
-
The movie was criticized for its violent scenes. (Film, şiddet sahneleri nedeniyle eleştirildi.)
-
The violent clash between the two groups resulted in several injuries. (İki grup arasındaki şiddetli çatışma birkaç yaralanmaya neden oldu.)
-
She was afraid of her violent ex-boyfriend. (Eski sevgilisinden şiddet gördüğü için korkuyordu.)
-
The protesters were met with violent resistance from the police. (Protestocular polisin şiddetli direnişiyle karşılaştı.)
-
The book contains graphic descriptions of violent crimes. (Kitap, şiddet içeren suçların ayrıntılı betimlemelerini içeriyor.)
-
The teacher was shocked by the violent language used by the students. (Öğretmen öğrencilerin kullandığı şiddet dolu dil karşısında şok oldu.)
-
The violent outburst from the customer caused a scene in the store. (Müşterinin şiddetli patlaması, mağazada bir sahneye neden oldu.)
-
The government condemned the violent attack on the embassy. (Hükümet, elçiliğe yapılan şiddetli saldırıyı kınadı.)
-
The boxer was known for his violent punches. (Boksör şiddetli yumruklarıyla tanınıyordu.)
-
The victim of the violent assault was left with serious injuries. (Şiddetli saldırının kurbanı ciddi yaralanmalarla kaldı.)
-
The violent video game was banned in several countries. (Şiddet içeren video oyunu birçok ülkede yasaklandı.)
-
The prisoner had a history of violent behavior in prison. (Hapishanede şiddetli davranışlar sergileme geçmişi olan mahkum.)
-
The violent protest turned into a riot. (Şiddetli protesto, ayaklanmaya dönüştü.)
-
The detective was assigned to investigate a violent crime. (Dedektif, şiddet içeren bir suçu araştırmakla görevlendirildi.)
-
The victim’s family was devastated by the violent attack. (Kurbanın ailesi şiddetli saldırıdan büyük üzüntü duydu.)
-
The man had a violent temper and often got into fights. (Adamın şiddetli bir öfkesi vardı ve sık sık kavgalara karışırdı.)
-
The film received an
Oscar despite its violent content. (Film, şiddet içeriğine rağmen Oscar ödülü aldı.)
- The police used violent force to break up the protest. (Polis, protestoyu dağıtmak için şiddetli güç kullandı.)
Türkçe Karşılıkları:
- şiddetli
- zorlu
- sert
- eleştirilmek
- çatışma
- korkmak
- direniş
- suç
- dil
- patlama
- saldırı
- yumruk
- yaralanma
- yasaklanmak
- hapishane
- ayaklanma
- suç
- öfke
- ödül
- güç
Hemen Yorum Yaz