View İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
View İle İlgili Cümleler
Türkçe Anlamı: Görünüm, manzara, bakış açısı
- The view from the top of the mountain was breathtaking. (Dağın tepesinden görünen manzara nefes kesiciydi.)
- She had a different view on the matter. (O, konuya farklı bir bakış açısıyla yaklaşıyordu.)
- The hotel room had a beautiful view of the ocean. (Otel odasının okyanusa bakan güzel bir manzarası vardı.)
- He tried to change his view on life after the accident. (Kazadan sonra hayata bakış açısını değiştirmeye çalıştı.)
- The art museum had a great view of modern art. (Sanat müzesinde modern sanatın harika bir görünümü vardı.)
- The camera captured a panoramic view of the city. (Kamera şehrin panoramik görünümünü yakaladı.)
- The journalist had a different view on the political situation. (Gazeteci siyasi duruma farklı bir bakış açısıyla yaklaşıyordu.)
- The terrace provided a stunning view of the sunset. (Teras, günbatımının muhteşem bir manzarasını sunuyordu.)
- The movie gave an interesting view on the future. (Film geleceğe ilginç bir bakış açısı sundu.)
- The painting had a unique view of nature. (Tablo, doğaya farklı bir bakış açısı sunuyordu.)
- The drone gave an aerial view of the landscape. (Drone manzaranın havadan görüntüsünü verdi.)
- The documentary showed a different view on history. (Belgesel tarihe farklı bir bakış açısı sundu.)
- The balcony had a nice view of the street. (Balkonun sokak manzarası güzeldi.)
- The novel provided a unique view on society. (Roman topluma farklı bir bakış açısı sunuyordu.)
- The telescope offered a close-up view of the moon. (Teleskop, ayın yakın görünümünü sundu.)
- The viewpoint was a popular spot for tourists. (Görüş noktası turistler için popüler bir noktaydı.)
- The exhibit had an interactive view of science. (Sergi, bilime etkileşimli bir bakış açısı sunuyordu.)
- The politician had a controversial view on immigration. (Politikacının göçmenlik konusunda tartışmalı bir bakış açısı vardı.)
- The virtual reality headset provided an immersive view of a different world. (Sanal gerçeklik başlığı, farklı bir dünyanın içine dalmış gibi bir görünüm sağladı.)
- The restaurant had a romantic view of the city lights. (Restoranın şehir ışıklarına romantik bir bakış açısı vardı.)
View İle İlgili Cümleler Devamı
- The hike offered a stunning view of the valley. (Yürüyüş, vadinin muhteşem bir manzarasını sundu.)
- The architect had a unique view on designing buildings. (Mimar, binaları tasarlama konusunda farklı bir bakış açısına sahipti.)
- The binoculars provided a clear view of the birds in the trees. (Dürbünler, ağaçlardaki kuşların net bir görünümünü sağladı.)
- The exhibit showcased a different view on fashion. (Sergi, modaya farklı bir bakış açısı sundu.)
- The apartment had a stunning view of the city skyline. (Daire, şehir siluetinin muhteşem bir manzarasına sahipti.)
- The essay presented a critical view on climate change. (Deneme, iklim değişikliği konusunda eleştirel bir bakış açısı sundu.)
- The telescope provided a magnified view of the stars. (Teleskop, yıldızların büyütülmüş bir görünümünü sağladı.)
- The artist had a unique view on abstract art. (Sanatçının soyut sanata farklı bir bakış açısı vardı.)
- The park had a beautiful view of the lake. (Parkın göl manzarası güzeldi.)
- The journalist had an unbiased view on the news. (Gazeteci haberlere tarafsız bir bakış açısıyla yaklaşıyordu.)
- The window provided a clear view of the garden. (Pencere, bahçenin net bir görünümünü sağladı.)
- The speaker presented an inspiring view on leadership. (Konuşmacı liderlik konusunda ilham verici bir bakış açısı sundu.)
- The drone gave a bird’s-eye view of the city. (Drone şehrin kuşbakışı görünümünü verdi.)
- The museum had a unique view on the history of the region. (Müze, bölgenin tarihine farklı bir bakış açısı sunuyordu.)
- The binoculars provided a close-up view of the wildlife. (Dürbünler, yaban hayatının yakın bir görünümünü sağladı.)
- The poet had a different view on love. (Şair, aşka farklı bir bakış açısıyla yaklaşıyordu.)
- The window seat had a great view of the runway. (Pencere koltuğu, pistin harika bir görünümüne sahipti.)
- The debate had two opposing views on the issue. (Tartışma konuda iki karşıt bakış açısına sahipti.)
- The artist had a unique view on portrait painting. (Sanatçının portre resimlerine farklı bir bakış açısı vardı.)
- The boat ride had a beautiful view of the coastline. (Tekne gezisi, kıyı şeridinin güzel bir manzarasına sahipti.)
Hemen Yorum Yaz