Vie With İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Vie With İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Vie With İle İlgili Cümleler

Vie with, “bir şeyle yarışmak” anlamına gelir. Aşağıda, “vie with” ifadesini örnek cümlelerde nasıl kullanabileceğinizi görebilirsiniz:

1. She can vie with the best of them in the marathon race. (O, maraton yarışında en iyilerle yarışabilir.)
2. Our company must vie with the others for the contract. (Firmamız, sözleşme için diğerleriyle yarışmak zorunda.)
3. John’s painting could vie with that of any famous artist. (John’un resmi, herhangi bir ünlü sanatçınınkine eşlik edebilir.)
4. The hotel wants to vie with the luxury resort for tourists. (Otel, turistler için lüks tatil köyüyle yarışmak istiyor.)
5. The singer’s voice could vie with the angels. (Şarkıcının sesi, meleklerle yarışabilir.)
6. The city wants to vie with other metropolitan areas in terms of cultural events. (Şehir, kültürel etkinlikler açısından diğer metropol alanlarıyla yarışmak istiyor.)
7. The team must vie with their rival for the championship title. (Takım, şampiyonluk unvanı için rakibiyle yarışmak zorunda.)
8. The new restaurant aims to vie with the popular dining spots in town. (Yeni restoran, şehirdeki popüler yemek mekanlarıyla yarışmayı hedefliyor.)
9. The actress’s performance could vie with that of an Oscar winner. (Aktrisin performansı, bir Oscar kazananınkinden daha iyi olabilir.)
10. The startup wants to vie with established companies in the tech industry. (Başlangıç ​​şirketi, teknoloji endüstrisinde kurulmuş şirketlerle yarışmak istiyor.)
11. The students vie with each other to get the highest grades. (Öğrenciler, en yüksek notları almak için birbirleriyle yarışıyorlar.)
12. The two political parties vie with each other for control of the government. (İki siyasi parti, hükümetin kontrolü için birbirleriyle yarışıyorlar.)
13. The new fashion brand wants to vie with the established fashion houses. (Yeni moda markası, kurulmuş moda evleriyle yarışmayı hedefliyor.)
14. The two athletes vie with each other for the gold medal. (İki sporcu, altın madalya için birbirleriyle yarışıyorlar.)
15. The small business must vie with the big corporations in the industry. (Küçük işletme, endüstrideki büyük şirketlerle yarışmak zorunda.)
16. The city wants to vie with other tourist destinations for international visitors. (Şehir, uluslararası ziyaretçiler için diğer turistik yerlerle yarışmak istiyor.)
17. The author’s writing could vie with that of a Pulitzer Prize winner. (Yazarın yazısı, Pulitzer Ödülü kazanan birininkinden daha iyi olabilir.)
18. The two chefs

vie with each other to create the best dish. (İki şef, en iyi yemeği yaratmak için birbirleriyle yarışıyorlar.)
19. The company’s new product must vie with the competitors in the market. (Şirketin yeni ürünü, piyasada rakipleriyle yarışmak zorunda.)

20. The city wants to vie with other cities in terms of sustainability and green initiatives. (Şehir, sürdürülebilirlik ve yeşil girişimler açısından diğer şehirlerle yarışmak istiyor.)