Variegated İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Variegated İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Variegated

Variegated, çeşitli renkler ve desenlerle süslenmiş olan anlamına gelir.

  1. The variegated leaves of the plant were stunning. (Bitkinin çeşitli renkli yaprakları muhteşemdi.)
  2. Her variegated personality made her stand out. (Onun çeşitli renkli kişiliği, dikkat çekmesini sağladı.)
  3. The variegated sky during sunset was a sight to behold. (Gün batımı sırasındaki çeşitli renkli gökyüzü görülmeye değerdi.)
  4. The variegated rug added a pop of color to the room. (Çeşitli renkli halı odaya renk kattı.)
  5. The variegated fish swam gracefully in the tank. (Çeşitli renkli balıklar tankta zarifçe yüzdüler.)
  6. The variegated flowers in the garden were in full bloom. (Bahçedeki çeşitli renkli çiçekler tamamen açmıştı.)
  7. The variegated pattern on the scarf was eye-catching. (Eşarptaki çeşitli renkli desen dikkat çekiciydi.)
  8. The variegated feathers of the bird were mesmerizing. (Kuşun çeşitli renkli tüyleri büyüleyiciydi.)
  9. The variegated lights at the party created a festive atmosphere. (Partideki çeşitli renkli ışıklar, neşeli bir atmosfer yarattı.)
  10. The variegated flavors in the dish were delicious. (Yemekteki çeşitli tatlar lezzetliydi.)
  11. The variegated buildings in the city gave it a unique character. (Şehirdeki çeşitli renkli binalar ona benzersiz bir karakter kazandırdı.)
  12. The variegated stones in the necklace sparkled in the sunlight. (Kolyedeki çeşitli renkli taşlar güneşte parıldadı.)
  13. The variegated colors in the painting were beautifully blended. (Tablodaki çeşitli renkler güzelce harmanlanmıştı.)
  14. The variegated landscape was breathtaking. (Çeşitli renkli manzara nefes kesiciydi.)
  15. The variegated textures in the fabric added depth to the design. (Kumaştaki çeşitli dokular, tasarıma derinlik kattı.)
  16. The variegated music at the concert was enjoyable. (Konsertodaki çeşitli müzikler keyifliydi.)
  17. The variegated languages spoken in the city made it a diverse place. (Şehirde konuşulan çeşitli diller, onu çeşitli bir yer yaptı.)
  18. The variegated costumes in the play were elaborate. (Oyundaki çeşitli renkli kostümler gösterişliydi.)
  19. The variegated textures in the artwork made it tactile. (Sanat eserindeki çeşitli dokular onu

dokunulabilir hale getirdi.)
20. The variegated flavors in the wine were complex and rich. (Şaraptaki çeşitli tatlar karmaşık ve zengindi.)

(Turkish translations are provided in parentheses after each sentence.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.