Exasperate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Exasperate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Exasperate

Exasperate, birisi veya bir şey tarafından sinirlenmek veya sabrın tükenmesine neden olmak anlamına gelir.

Örnek cümleler:

  1. My little sister’s constant whining exasperates me. (Küçük kız kardeşimin sürekli şikayet etmesi beni sinirlendirir.)
  2. The long lines at the airport exasperated the passengers. (Havalimanındaki uzun kuyruklar yolcuları sinirlendirdi.)
  3. His arrogant behavior exasperates everyone around him. (Kendini beğenmiş davranışları etrafındaki herkesi sinirlendirir.)
  4. The slow internet connection exasperated me while I was trying to work. (İş yapmaya çalışırken yavaş internet bağlantısı beni sinirlendirdi.)
  5. She tried her best not to exasperate her boss with her mistakes. (Patronunu hatalarıyla sinirlendirmemek için elinden geleni yaptı.)
  6. The constant interruptions exasperated him during the important meeting. (Önemli toplantı sırasında sürekli kesintiler onu sinirlendirdi.)
  7. His lack of punctuality exasperated his friends. (Zamanında gelmemesi arkadaşlarını sinirlendirdi.)
  8. The loud music from the neighbors exasperated her while she was trying to sleep. (Uyurken komşulardan gelen yüksek müzik onu sinirlendirdi.)
  9. The slow progress of the project exasperated the team leader. (Projenin yavaş ilerlemesi takım liderini sinirlendirdi.)
  10. The constant bickering between the siblings exasperated their parents. (Kardeşler arasındaki sürekli çekişme ebeveynlerini sinirlendirdi.)
  11. The uncooperative attitude of the customer exasperated the salesperson. (Müşterinin işbirliği yapmayan tutumu satıcıyı sinirlendirdi.)
  12. The constant noise from the construction site exasperated the residents. (İnşaat alanından gelen sürekli gürültü sakinleri sinirlendirdi.)
  13. The lack of organization in the office exasperated the employees. (Ofisteki düzensizlik çalışanları sinirlendirdi.)
  14. The lack of progress in the negotiations exasperated the diplomats. (Görüşmelerdeki ilerlememenin olmaması diplomatları sinirlendirdi.)
  15. His constant complaining exasperated his friends. (Sürekli şikayet etmesi arkadaşlarını sinirlendirdi.)
  16. The lack of communication between the departments exasperated the manager. (Bölümler arasındaki iletişim eksikliği yöneticiyi sinirlendirdi.)
  17. The rude behavior of the customer exasperated the waiter. (Müşterinin kaba davranışları garsonu sinirlendirdi.)
  18. The constant traffic jams exasperated the commuters. (Sürekli trafik sıkışıklığına takılmak, işe gidenleri sinirlendirdi.)
  19. The lack of respect from her colleagues exasperated

her during team meetings. (Takım toplantıları sırasında meslektaşlarından gelen saygısızlık onu sinirlendirdi.)
20. The repeated delays exasperated the passengers waiting for their flight. (Uçuşlarını bekleyen yolcuları sinirlendiren tekrarlanan gecikmeler.)

(Türkçe çeviriler kalın ve siyah renkte yazılmıştır.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.