Vague İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Vague İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Vague (Belirsiz)

Vague, tam olarak açıklanmayan, kesin olmayan, net olmayan anlamlar içeren veya sözleri veya ifadeleri netleştirmeyen bir kelime veya ifadedir.

  1. Her explanation he gave was vague and confusing. (Her verdiği açıklama belirsiz ve kafa karıştırıcıydı.)
  2. She had a vague idea of what she wanted to do. (Ne yapmak istediği hakkında belirsiz bir fikri vardı.)
  3. The instructions were very vague and difficult to follow. (Talimatlar çok belirsizdi ve takip etmesi zordu.)
  4. I have a vague memory of meeting her once before. (Daha önce onunla tanıştığıma dair belirsiz bir hatıram var.)
  5. His speech was full of vague references to future plans. (Konuşması gelecek planlarına belirsiz atıflarla doluydu.)
  6. The map was too vague to be of any use. (Harita hiçbir işe yaramayacak kadar belirsizdi.)
  7. Her answer was vague and did not address the question directly. (Cevabı belirsizdi ve soruya doğrudan cevap vermedi.)
  8. He gave a vague description of the suspect. (Şüphelinin belirsiz bir tanımını verdi.)
  9. The instructions for the experiment were vague and unclear. (Deney için verilen talimatlar belirsiz ve net değildi.)
  10. I have a vague sense of unease about the situation. (Durumla ilgili belirsiz bir endişe hissediyorum.)
  11. The details of the plan were still vague and needed to be clarified. (Planın detayları hala belirsizdi ve açıklığa kavuşturulması gerekiyordu.)
  12. The meaning of the poem was intentionally left vague by the author. (Şiirin anlamı yazar tarafından kasıtlı olarak belirsiz bırakıldı.)
  13. She gave a vague answer when asked about her future plans. (Gelecek planları hakkında sorulduğunda belirsiz bir cevap verdi.)
  14. The instructions on the medication were vague and difficult to understand. (İlaçla ilgili talimatlar belirsiz ve anlaşılması zordu.)
  15. His statement was intentionally vague in order to avoid answering the question directly. (Açıkça soruya cevap vermekten kaçınmak için ifadesi kasıtlı olarak belirsizdi.)
  16. The details of the contract were still vague and needed to be negotiated. (Sözleşmenin detayları hala belirsizdi ve müzakere edilmesi gerekiyordu.)
  17. The directions to the restaurant were vague and we got lost. (Restorana yönelten talimatlar belirsizdi ve kaybolduk.)
  18. Her explanation of the problem was too vague to be helpful. (Sorunun açıklaması yardımcı olacak kadar net değildi.)
  19. The instructions for assembling the furniture were vague and difficult to follow. (Mobilyayı birleştirme talimatları belirsiz ve takip etmesi zordu.)
  20. The timeline for the project was

vague and needed to be clarified with more specific dates. (Proje takvimi belirsizdi ve daha spesifik tarihlerle açıklığa kavuşturulması gerekiyordu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.