Vaguely İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Vaguely İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Vaguely Nedir?

Vaguely, “belirsiz bir şekilde” veya “net bir şekilde olmayan” anlamına gelen bir İngilizce kelimedir.

Örnek Cümleler:

1. I vaguely remember meeting her before. (Onu önceden hafifçe hatırlıyorum.)

2. The instructions were vaguely written and hard to follow. (Talimatlar belirsiz bir şekilde yazılmıştı ve takip etmesi zordu.)

3. She had a vaguely familiar face. (Onun yüzü hafifçe tanıdık görünüyordu.)

4. The artist’s work was vaguely reminiscent of Picasso’s. (Sanatçının çalışması, Picasso’nunkine hafifçe benzeyen bir havaya sahipti.)

5. He vaguely alluded to the possibility of a promotion. (O, terfi olasılığına hafifçe gönderme yaptı.)

6. The details of the plan were only vaguely explained. (Planın detayları sadece belirsiz bir şekilde açıklandı.)

7. She was vaguely aware of the danger. (O, tehlikenin hafifçe farkındaydı.)

8. The movie had a vaguely happy ending. (Filmin hafifçe mutlu bir sonu vardı.)

9. His memory of the event was only vaguely accurate. (Olayın anısına ilişkin hatırlaması sadece hafifçe doğruydu.)

10. The directions to the restaurant were vaguely worded. (Restorana gitmek için verilen talimatlar belirsiz bir şekilde ifade edilmişti.)

11. The painting was vaguely abstract. (Resim hafifçe soyuttu.)

12. She had a vaguely uneasy feeling about the situation. (Durumla ilgili hafifçe rahatsız bir hissi vardı.)

13. The politician’s speech was only vaguely convincing. (Politikacının konuşması sadece hafifçe ikna ediciydi.)

14. His explanation was only vaguely related to the problem. (Açıklaması sadece hafifçe sorunla ilgiliydi.)

15. The report was vaguely critical of the company’s practices. (Rapor, şirketin uygulamalarına hafifçe eleştirel bir yaklaşıma sahipti.)

16. The landscape was vaguely familiar to me. (Manzara bana hafifçe tanıdık geldi.)

17. She was only vaguely interested in the topic. (Konuya sadece hafifçe ilgisi vardı.)

18. The music had a vaguely Spanish feel to it. (Müzik hafifçe İspanyol hissiyatı taşıyordu.)

19. His answer was only vaguely satisfactory. (Cevabı sadece hafifçe tatmin ediciydi.)

20. The instructions for the game were only vaguely explained. (Oyunun talimatları sadece hafifçe açıklandı.)

Devamı:

21. She vaguely remembered the name of the street. (O, sokağın adını hafifçe hatırlıyordu.)

22. The book was vaguely entertaining, but not very engaging. (Kitap hafifçe eğlenceliydi, ancak çok sürükleyici değildi.)

23. The boss gave a vaguely threatening look. (Patron hafifçe tehditkar bir bakış attı.)

24. He had a vaguely positive outlook on life. (Hayata hafifçe pozitif bir bakış açısı vardı.)

25. The conversation was only vaguely interesting. (Konuşma sadece hafifçe ilginçti.)

26. The recipe was vaguely similar to one she had tried before. (Tarif hafifçe önceden denediği bir yemeğe benziyordu.)

27. He had a vaguely European accent. (Avrupalı bir aksenti hafifçe vardı.)

28. The scent was vaguely familiar to her. (Koku ona hafifçe tanıdık geliyordu.)

29. The movie had a vaguely futuristic feel to it. (Film hafifçe geleceğe yönelik bir hissiyat taşıyordu.)

30. The directions to the party were only vaguely given. (Partiye gitmek için verilen yönergeler sadece hafifçe verilmişti.)

31. The dress had a vaguely vintage look. (Elbise hafifçe retro bir görünüme sahipti.)

32. The speech was vaguely insulting to some audience members. (Konuşma, bazı izleyicileri hafifçe kırıcıydı.)

33. The idea was only vaguely explained in the proposal. (Fikir teklifte sadece hafifçe açıklandı.)

34. She had a vaguely suspicious feeling about his motives. (Onun niyetleriyle ilgili hafifçe şüpheli bir hissiyatı vardı.)

35. The weather forecast was only vaguely accurate. (Hava tahmini sadece hafifçe doğruydu.)

36. The song had a vaguely romantic feel to it. (Şarkı hafifçe romantik bir hissiyat taşıyordu.)

37. The painting was vaguely reminiscent of a Monet. (Tablo, hafifçe bir Monet esintisi taşıyordu.)

38. His comment was only vaguely related to the topic at hand. (Yorumu sadece konuyla hafifçe ilgiliydi.)

39. The hotel’s amenities were only vaguely described on the website. (Otelin olanakları web sitesinde sadece hafifçe tanımlanmıştı.)

40. Her memory of the event was only vaguely accurate. (Olayın anısına ilişkin hatırlaması sadece hafifçe doğruydu.)