Usury İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Usury İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Usury

Usury, yani aşırı faiz veya haksız kazanç elde etmek anlamına gelir.

İşte örnek cümleler:

  1. Usury is illegal in many countries around the world. (Usury, dünya genelinde birçok ülkede yasadışıdır.)
  2. Charging usurious interest rates is a crime. (Aşırı faiz oranları talep etmek bir suçtur.)
  3. Banks should not engage in usury. (Bankalar faiz haksız kazanç sağlama işine girmemelidir.)
  4. The practice of usury is condemned by many religious groups. (Birçok dini grup haksız kazanç sağlama uygulamasını kınar.)
  5. He was charged with usury for charging his clients excessively high interest rates. (Müşterilerine aşırı yüksek faiz oranları talep ettiği için haksız kazanç sağlama suçundan dolayı suçlandı.)
  6. Some credit card companies engage in usury by charging high interest rates and fees. (Bazı kredi kartı şirketleri yüksek faiz oranları ve ücretler talep ederek haksız kazanç sağlama yaparlar.)
  7. The government passed laws to prevent usury and protect consumers. (Hükümet tüketicileri korumak ve haksız kazanç sağlama önlemek için yasalar çıkardı.)
  8. He was accused of usury for lending money at excessively high interest rates. (Aşırı yüksek faiz oranlarıyla para ödünç verdiği için haksız kazanç sağlama suçlamasıyla karşı karşıya kaldı.)
  9. The company was fined for engaging in usury practices. (Şirket, haksız kazanç sağlama uygulamaları nedeniyle para cezasına çarptırıldı.)
  10. The Bible condemns usury and warns against taking advantage of the poor. (Bible, faiz haksız kazanç sağlama yasaklar ve yoksulların üzerinden yararlanmaktan kaçınmayı öğütler.)
  11. He refused to engage in usury and charged fair interest rates to his clients. (Müşterilerine adil faiz oranları talep ederek

haksız kazanç sağlama işine girmeyi reddetti.)
12. The government is cracking down on usury to protect vulnerable consumers. (Hükümet, savunmasız tüketicileri korumak için haksız kazanç sağlama uygulamalarına karşı sert önlemler alıyor.)

  1. Many people fall into debt because of usurious lending practices. (Aşırı faiz oranları nedeniyle birçok insan borç batağına düşüyor.)
  2. The company was accused of usury for charging excessively high fees. (Aşırı yüksek ücretler talep ettiği için şirket, haksız kazanç sağlama suçlamasıyla karşı karşıya kaldı.)
  3. He was arrested for engaging in usury and taking advantage of vulnerable borrowers. (Savunmasız borçluların üzerinden yararlanmak ve haksız kazanç sağlama işine girmek suçlamasıyla tutuklandı.)
  4. The company was forced to shut down for engaging in usurious lending practices. (Aşırı faiz oranları nedeniyle haksız kazanç sağlama işine girdiği için şirket kapatılmak zorunda kaldı.)
  5. Many people are trapped in a cycle of debt because of usury. (Aşırı faiz oranları nedeniyle birçok insan borç tuzağına düşüyor.)
  6. The government is considering stricter regulations to prevent usury. (Hükümet, haksız kazanç sağlama önlemek için daha sıkı düzenlemeleri düşünüyor.)
  7. He was praised for refusing to engage in usury and treating his clients fairly. (Müşterilerine adil davranarak faiz haksız kazanç sağlama işine girmeyi reddettiği için övüldü.)
  8. The church has always opposed usury and encouraged fair lending practices. (Kilise, her zaman haksız kazanç sağlama karşı çıkmış ve adil ödünç verme uygulamalarını teşvik etmiştir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.