Encirclement İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Encirclement İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Encirclement

Encirclement, bir şeyin çevrelenmesi veya kuşatılması anlamına gelir.

Örnek cümleler:

1. The encirclement of the city was complete, leaving no escape for the rebels. (Şehrin kuşatılması tamamlandı, isyancılar için kaçış yoktu.)
2. The army used encirclement tactics to trap the enemy soldiers. (Ordu, düşman askerlerini tuzağa düşürmek için kuşatma taktikleri kullandı.)
3. The encirclement of the park by a fence made it difficult for people to enter. (Parkın çitle çevrilmesi, insanların girmesini zorlaştırdı.)
4. The encirclement of the building by police officers caused a commotion in the neighborhood. (Polis memurlarının binayı çevrelemesi, mahallede kargaşaya neden oldu.)
5. The encirclement of the enemy army was successful due to the excellent coordination between the different units. (Düşman ordusunun kuşatılması, farklı birimler arasındaki mükemmel koordinasyon sayesinde başarılı oldu.)
6. The encirclement of the island by a storm prevented ships from entering or leaving. (Fırtınanın adayı çevrelemesi, gemilerin girişine veya çıkışına engel oldu.)
7. The encirclement of the town by a ring of fire was a terrifying sight. (Şehrin ateş halkasıyla çevrelenmesi korkunç bir görüntüydü.)
8. The encirclement of the fortress was the key to the army’s victory. (Kale kuşatması, ordunun zaferinin anahtarıydı.)
9. The encirclement of the company’s headquarters by protesters caused disruptions to their operations. (Protestocuların şirketin merkez binasını çevrelemesi, işlemlerine engel oldu.)
10. The encirclement of the airport by security personnel was tightened after a terrorist threat. (Terörist tehdit sonrası, güvenlik personelinin havaalanını çevrelemesi sıkılaştırıldı.)
11. The encirclement of the house by police officers led to the arrest of a wanted criminal. (Polis memurlarının evi çevrelemesi, aranan bir suçlunun yakalanmasına neden oldu.)
12. The encirclement of the car by a group of angry protesters caused the driver to panic. (Öfkeli protestocuların aracı çevrelemesi, sürücünün paniklemesine neden oldu.)
13. The encirclement of the village by a flood made it impossible for residents to leave. (Selin köyü çevrelemesi, sakinlerin ayrılmasını imkansız hale getirdi.)
14. The encirclement of the enemy’s base camp by special forces was a risky operation. (Özel kuvvetlerin düşmanın üs kampını çevrelemesi, riskli bir operasyondu.)
15. The encirclement of the town by a massive wall was a defensive measure

16. The encirclement of the city by a dense fog made it difficult for drivers to see. (Yoğun sisin şehri çevrelemesi, sürücülerin görmesini zorlaştırdı.)
17. The encirclement of the castle by knights was an impressive sight. (Şövalyelerin kaleyi çevrelemesi, etkileyici bir görüntüydü.)
18. The encirclement of the concert venue by security guards ensured the safety of the attendees. (Güvenlik görevlilerinin konser mekanını çevrelemesi, katılımcıların güvenliğini sağladı.)
19. The encirclement of the enemy fleet by our navy was a strategic victory. (Donanmamızın düşman filosunu çevrelemesi, stratejik bir zaferdi.)
20. The encirclement of the forest by a highway caused damage to the ecosystem. (Ormanın otoyol ile çevrelenmesi, ekosisteme zarar verdi.)

Türkçe karşılığı:

1. Kuşatma
2. Kuşatma taktikleri
3. Çevreleme
4. Çevreleme
5. Kuşatma
6. Çevreleme
7. Ateş halkasıyla çevreleme
8. Kuşatma
9. Çevreleme
10. Çevreleme
11. Çevreleme
12. Çevreleme
13. Çevreleme
14. Kuşatma
15. Duvarla çevreleme
16. Sis ile çevreleme
17. Şato çevrelemesi
18. Güvenlik görevlileri ile çevreleme
19. Donanma ile çevreleme
20. Ormanın otoyol ile çevrelenmesi