Upriver İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Upriver İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Upriver Nedir?

Upriver, nehir veya akarsu boyunca yukarı doğru hareket etmek anlamına gelir.

Örnek cümleler:

  1. We paddled upriver for hours before making camp. (Saatler boyunca yukarı doğru kürek çektik ve kamp yaptık.)
  2. The boat struggled to make headway upriver against the strong current. (Tekne, güçlü akıntıya karşı yukarı doğru ilerlemekte zorlandı.)
  3. The village was located upriver, about ten miles away from the city. (Köy, şehirden yaklaşık on mil uzaklıkta yukarıda yer almaktaydı.)
  4. The fishermen sailed upriver to catch some trout. (Balıkçılar alabalık avlamak için yukarı doğru yelken açtılar.)
  5. The pollution in the river was worse upriver. (Nehirdeki kirlilik yukarıda daha kötüydü.)
  6. We saw a group of kayakers heading upriver. (Bir grup kayıkçıyı yukarı doğru gitmek üzere gördük.)
  7. The river narrowed upriver, making it more difficult to navigate. (Nehir yukarı doğru daraldı, bu da seyrini daha zor hale getirdi.)
  8. The upriver region is known for its scenic beauty. (Yukarıdaki bölge, manzarasıyla tanınmaktadır.)
  9. The ferry took us upriver to a small town. (Feribot bizi yukarı doğru küçük bir kasabaya götürdü.)
  10. The explorers went upriver to search for new species of plants. (Kaşifler yeni bitki türleri aramak için yukarı doğru gittiler.)
  11. The rapids upriver were too dangerous to navigate. (Yukarıdaki şiddetli akıntılar seyretmek için çok tehlikeliydi.)
  12. We had to row upriver to get to the campsite. (Kamp alanına gitmek için yukarı doğru kürek çekmek zorunda kaldık.)
  13. The upriver area was heavily wooded. (Yukarıdaki bölge yoğun ormanlık alanlardan oluşuyordu.)
  14. The river widened upriver, revealing a beautiful view. (Nehir yukarı doğru genişledi ve güzel bir manzara ortaya çıktı.)
  15. The upriver journey was exhausting, but worth it for the scenery. (Yukarı doğru yapılan yolculuk yorucuydu, ancak manzara için değerdi.)
  16. The water was clearer upriver. (Su yukarı doğru daha berraktı.)
  17. We saw a family of otters playing upriver. (Bir aile su samuru yukarıda oynarken gördük.)
  18. The upriver villages were known for their traditional handicrafts. (Yukarıdaki köyler geleneksel el sanatlarıyla tanınıyordu.)
  19. The bridge upriver had been washed away by the flood. (Yukarıdaki köprü sel suları tarafından yıkılmıştı.)
  1. The upriver hike was challenging, but we were rewarded with stunning views. (Yukarı doğru yapılan yürüyüş zorlu olsa da, etkileyici manzaralarla ödüllendirildik.)

Türkçe karşılıklar:

  1. Saatler boyunca yukarı doğru kürek çektik ve kamp yaptık.
  2. Tekne, güçlü akıntıya karşı yukarı doğru ilerlemekte zorlandı.
  3. Köy, şehirden yaklaşık on mil uzaklıkta yukarıda yer almaktaydı.
  4. Balıkçılar alabalık avlamak için yukarı doğru yelken açtılar.
  5. Nehirdeki kirlilik yukarıda daha kötüydü.
  6. Bir grup kayıkçıyı yukarı doğru gitmek üzere gördük.
  7. Nehir yukarı doğru daraldı, bu da seyrini daha zor hale getirdi.
  8. Yukarıdaki bölge, manzarasıyla tanınmaktadır.
  9. Feribot bizi yukarı doğru küçük bir kasabaya götürdü.
  10. Kaşifler yeni bitki türleri aramak için yukarı doğru gittiler.
  11. Yukarıdaki şiddetli akıntılar seyretmek için çok tehlikeliydi.
  12. Kamp alanına gitmek için yukarı doğru kürek çekmek zorunda kaldık.
  13. Yukarıdaki bölge yoğun ormanlık alanlardan oluşuyordu.
  14. Nehir yukarı doğru genişledi ve güzel bir manzara ortaya çıktı.
  15. Yukarı doğru yapılan yolculuk yorucuydu, ancak manzara için değerdi.
  16. Su yukarı doğru daha berraktı.
  17. Bir aile su samuru yukarıda oynarken gördük.
  18. Yukarıdaki köyler geleneksel el sanatlarıyla tanınıyordu.
  19. Yukarıdaki köprü sel suları tarafından yıkılmıştı.
  20. Yukarı doğru yapılan yürüyüş zorlu olsa da, etkileyici manzaralarla ödüllendirildik.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.