Unwittingly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Unwittingly (Bilmeden, farkında olmadan)
Unwittingly, means without knowing or being aware of something.
- I unwittingly left my keys in the office yesterday.
(Dün ofiste anahtarlarımı bilmeden bıraktım.) - She unwittingly revealed the secret to the entire class.
(O, bilmeden sırrı bütün sınıfa açıkladı.) - The man unwittingly walked into the wrong restroom.
(Adam bilmeden yanlış tuvalete girdi.) - Unwittingly, he hurt her feelings with his comment.
(Bilmeden yorumuyla onun duygularını incitti.) - The child unwittingly broke the vase while playing.
(Çocuk oynarken bilmeden vazoyu kırdı.) - Unwittingly, she took the wrong train and ended up in a different city.
(Bilmeden yanlış treni aldı ve başka bir şehre gitmek zorunda kaldı.) - He unwittingly walked into a trap set by his enemies.
(Düşmanları tarafından kurulan bir tuzak bilmeden içine girdi.) - The company’s actions unwittingly caused harm to the environment.
(Şirketin eylemleri bilmeden çevreye zarar verdi.) - She unwittingly gave her personal information to a scammer.
(O, bilmeden kişisel bilgilerini dolandırıcıya verdi.) - He unwittingly stepped on a nail and hurt his foot.
(Bilmeden bir çivinin üzerine basarak ayağına zarar verdi.) - The driver unwittingly hit a pedestrian who was crossing the road.
(Sürücü, bilmeden yolu geçen bir yaya çarptı.) - She unwittingly drank from someone else’s glass and got sick.
(O, bilmeden başkasının bardağından içti ve hastalandı.) - The teacher unwittingly gave the wrong answer to a student’s question.
(Öğretmen, öğrencinin sorusuna bilmeden yanlış cevap verdi.) - He unwittingly broke the law by driving without a license.
(Sürücü belgesiz araba kullanarak bilmeden kanunu çiğnedi.) - The company unwittingly hired a convicted criminal.
(Şirket, bilmeden hüküm giymiş bir suçluyu işe aldı.) - She unwittingly left her phone at the restaurant and never saw it again.
(O, bilmeden telefonunu restoranda unuttu ve bir daha göremedi.) - The dog unwittingly knocked over a vase with its tail.
(Köpek kuyruğuyla bilmeden vazoyu devirdi.) - He unwittingly offended his friend by forgetting their birthday.
(Arkadaşının doğum gününü unutarak bilmeden onu kırdı.) - The politician unwittingly revealed classified information during a speech.
(Politikacı, bilmeden bir konuşmada sınıflandırılmış bilgileri açığa vurdu
- She unwittingly walked into a dangerous neighborhood and was robbed.
(O, bilmeden tehlikeli bir mahalleye girdi ve soyuldu.)
Hemen Yorum Yaz