Unsnuffled İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unsnuffled İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unsnuffled Nedir?

Unsnuffled kelimesi Türkçede “burun deliklerinde nefes almayı engelleyen” anlamına gelir.

  1. The cold weather had left her nose unsnuffled and red. (Soğuk hava burnunu unsnuffled ve kızarmış bırakmıştı.)
  2. She could barely breathe through her unsnuffled nose. (Burnundaki tıkanıklıktan dolayı neredeyse nefes alamıyordu.)
  3. The medicine helped to clear his unsnuffled nasal passages. (İlaç, tıkalı burun yolunu açmasına yardımcı oldu.)
  4. His unsnuffled snoring kept me up all night. (Tıkalı burunlu horlaması tüm gece beni uyutmadı.)
  5. She was suffering from a cold that left her with unsnuffled sinuses. (Burun deliklerini tıkayan bir soğuk algınlığından muzdaripti.)
  6. He rubbed his unsnuffled nose with a tissue. (Tıkalı burun deliklerini bir mendille ovuşturdu.)
  7. The allergy made her nose constantly unsnuffled. (Alerjisi burun deliklerini sürekli tıkadı.)
  8. She tried to blow her unsnuffled nose but nothing came out. (Burun deliklerini temizlemek için uğraştı ama bir şey çıkmadı.)
  9. The cold air made his already unsnuffled nose even worse. (Soğuk hava, zaten tıkalı burun deliklerini daha da kötüleştirdi.)
  10. He sounded like he had an unsnuffled nose when he spoke. (Konuştuğunda tıkalı bir burnu varmış gibi ses çıkarıyordu.)
  11. The doctor prescribed medication to clear her unsnuffled airways. (Doktor, tıkalı hava yollarını açmak için ilaç reçete etti.)
  12. The cat’s unsnuffled meowing indicated that it was hungry. (Kedinin tıkalı miyavlaması, aç olduğunu gösteriyordu.)
  13. She woke up with an unsnuffled nose and a sore throat. (Tıkalı burun ve boğaz ağrısıyla uyandı.)
  14. The pollen in the air made his nose unsnuffled and itchy. (Havada bulunan polenler, burnunu tıkadı ve kaşındırdı.)
  15. She could hardly taste anything with her unsnuffled nose. (Tıkalı burun delikleriyle neredeyse hiçbir şey tatlayamıyordu.)
  16. He used a neti pot to clear his unsnuffled sinuses. (Burun deliklerini açmak için neti potu kullandı.)
  17. The unsnuffled air in the room made it hard to breathe. (Odasındaki tıksız hava, nefes almayı zorlaştırdı.)
  18. The child’s unsnuffled crying was heartbreaking. (Çocuğun tıkalı ağlaması yürek burkuydu.)
  19. The congestion caused by the cold left her with an unsnuffled nose. (Soğuk algı
  1. She tried using a nasal spray to relieve her unsnuffled nose. (Tıkalı burun deliklerini rahatlatmak için burun spreyi kullanmaya çalıştı.)

(Hepsinin Türkçe karşılığı belirtilmemiş olsa da, anlamlarından anlaşılabileceği üzere tıkalı burun, burun deliklerinde nefes almada zorluk gibi durumları ifade ediyorlar.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.