Elapse İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Elapse İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Elapse

Elapse, geçmek veya zamanın ilerlemesi anlamına gelir.

1. Time elapses quickly when you’re having fun. (Zaman eğlenirken hızla geçer.)
2. Three years have elapsed since we last spoke. (Son konuşmamızdan üç yıl geçti.)
3. It took twenty minutes for the train to elapse. (Trenin geçmesi yirmi dakika sürdü.)
4. The meeting elapsed without any significant results. (Toplantı önemli sonuçlar olmadan geçti.)
5. He sat silently as the time elapsed. (Zaman ilerlerken sessizce oturdu.)
6. The contract will elapse at the end of the month. (Sözleşme ay sonunda sona erecek.)
7. The lecture elapsed quickly, leaving the students wanting more. (Ders hızla geçti ve öğrencilerin daha fazlasını istemesine neden oldu.)
8. Hours had elapsed before the rescue team arrived. (Kurtarma ekibi gelmeden önce saatler geçti.)
9. The deadline for the project is elapsing soon. (Projenin son teslim tarihi yakında dolacak.)
10. The time elapsed faster than we anticipated. (Zaman beklediğimizden daha hızlı geçti.)
11. The expiration date of the milk had elapsed, so I had to throw it away. (Sütün son kullanma tarihi geçti, bu yüzden atmak zorunda kaldım.)
12. As the day elapsed, the temperature continued to rise. (Gün ilerledikçe sıcaklık yükselmeye devam etti.)
13. I didn’t even notice the time elapsing while I was reading. (Okurken bile zamanın geçtiğini fark etmedim.)
14. The contract will automatically elapse if neither party takes any action. (Hiçbir taraf harekete geçmezse sözleşme otomatik olarak sona erecek.)
15. The trip was so enjoyable that the time elapsed before we knew it. (Gezi o kadar keyifliydi ki zamanın geçtiğini anlamadan bitti.)
16. The deadline for the job has already elapsed, so we can’t accept any more applications. (İş için son teslim tarihi zaten geçti, bu yüzden daha fazla başvuru kabul edemeyiz.)
17. The time seemed to elapse slowly as I waited for the test results. (Test sonuçlarını beklerken zaman yavaş geçiyormuş gibi görünüyordu.)
18. The warranty on the product will elapse next year. (Ürünün garantisi gelecek yıl sona erecek.)
19. The game elapsed quickly due to the high score. (Yüksek puan nedeniyle oyun hızla geçti.)
20. The days elapse faster when I’m busy at work. (İşte yoğun olduğumda günler daha hızlı geçiyor.)

21. The time elapsing during the lockdown felt like an eternity. (Karantina sırasında geçen zaman sonsuz gibi hissettirdi.)
22. The lease on my apartment will elapse at the end of the month. (Apartman kirası ay sonunda sona erecek.)
23. As the concert elapsed, the crowd grew more and more excited. (Konser ilerledikçe kalabalık daha da heyecanlandı.)
24. The time elapsing during the long flight was unbearable. (Uzun uçuş sırasında geçen zaman dayanılmazdı.)
25. The contract automatically elapses if one of the parties breaches the terms. (Taraflardan biri koşulları ihlal ederse sözleşme otomatik olarak sona erer.)
26. I didn’t realize how much time had elapsed until I checked my watch. (Saatime bakana kadar ne kadar zaman geçtiğinin farkında değildim.)
27. The time elapsing between doses of medication is important for the effectiveness of the treatment. (İlaç dozları arasındaki zamanlama, tedavinin etkililiği için önemlidir.)
28. The deadline for the project elapsed before we could finish it. (Proje için son teslim tarihi tamamlayamadan geçti.)
29. The time elapsing during the movie was so engaging that I didn’t even check my phone. (Film sırasında geçen zaman o kadar ilgi çekiciydi ki telefonumu bile kontrol etmedim.)
30. The statute of limitations has elapsed for that case, so legal action cannot be taken. (O davaya yönelik zamanaşımı süresi dolmuş olduğundan hukuki işlem yapılamaz.)