Unreliable İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unreliable İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unreliable

Unreliable kelimesi Türkçe’de “güvenilmez” anlamına gelir. Bir kişi, nesne veya bilginin doğruluğu veya dürüstlüğü konusunda şüphe uyandıran bir şeyin niteliğini ifade eder.

Örnek cümleler:

  1. The weather forecast for this week is unreliable. (Güvenilmez hava tahmini bu hafta için.)
  2. He is an unreliable employee, always showing up late to work. (O, güvenilmez bir çalışandır, her zaman işe geç kalmaktadır.)
  3. You should not trust an unreliable source of information. (Güvenilmez bir bilgi kaynağına güvenmemelisin.)
  4. Her car is unreliable and breaks down frequently. (Arabası güvenilmez ve sık sık arıza yapıyor.)
  5. The unreliable internet connection made it impossible to complete the work on time. (Güvenilmez internet bağlantısı zamanında işi tamamlamayı imkansız hale getirdi.)
  6. Don’t rely on him, he’s very unreliable. (Ona güvenme, o çok güvenilmez.)
  7. The witness’s testimony was deemed unreliable due to inconsistencies in his story. (Tanığın ifadesi, hikayesindeki tutarsızlıklar nedeniyle güvenilmez olarak kabul edildi.)
  8. The product was recalled due to its unreliable safety features. (Ürün, güvenilmez güvenlik özellikleri nedeniyle geri çağrıldı.)
  9. The study’s results were considered unreliable due to a small sample size. (Çalışmanın sonuçları, küçük bir örneklem büyüklüğü nedeniyle güvenilmez olarak kabul edildi.)
  10. The website is unreliable and often contains false information. (Web sitesi güvenilmez ve sık sık yanlış bilgiler içeriyor.)
  11. He has an unreliable memory and often forgets important details. (Onun güvenilmez bir hafızası var ve sık sık önemli detayları unutuyor.)
  12. The unreliable power supply caused frequent blackouts in the area. (Güvenilmez güç kaynağı bölgede sık sık elektrik kesintilerine neden oldu.)
  13. The politician’s promises were seen as unreliable by the public. (Politikacının vaatleri, halk tarafından güvenilmez olarak görüldü.)
  14. She’s an unreliable friend who often cancels plans at the last minute. (O, sık ​​sık son dakikada planları iptal eden güvenilmez bir arkadaştır.)
  15. The survey results were deemed unreliable due to biased questioning. (Anket sonuçları, önyargılı sorgulama nedeniyle güvenilmez olarak kabul edildi.)
  16. The company’s financial reports were found to be unreliable by auditors. (Şirketin mali raporları denetçiler tarafından güvenilmez bulundu.)
  17. The unreliable elevator frequently breaks down, causing inconvenience to residents. (Güvenilmez asansör sık ​​sık arızalanır, sakin

ler için rahatsızlık oluşturur.)
18. The witness’s testimony was deemed unreliable because of his history of lying. (Tanığın ifadesi, yalan söyleme geçmişi nedeniyle güvenilmez olarak kabul edildi.)

  1. The information provided by the unreliable source was later found to be completely false. (Güvenilmez kaynak tarafından sağlanan bilgiler daha sonra tamamen yanlış olduğu ortaya çıktı.)
  2. The unreliable phone network made it difficult to make important calls. (Güvenilmez telefon ağı, önemli aramalar yapmayı zorlaştırdı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.