Unremarkable İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unremarkable İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unremarkable İle İlgili Cümleler

Unremarkable kelimesi, “sıradan, dikkate değmeyen” anlamına gelir.

  1. The hotel was unremarkable, with no outstanding features. (Otel sıradandı, öne çıkan özellikleri yoktu.)
  2. His speech was unremarkable and did not impress the audience. (Konuşması sıradandı ve izleyicileri etkilemedi.)
  3. The test results were unremarkable, showing no signs of illness. (Test sonuçları dikkate değmeyen, hastalık belirtisi göstermeyen sonuçlar gösterdi.)
  4. The town was unremarkable, with few attractions for tourists. (Kasaba sıradandı, turistler için pek az cazibe merkezi vardı.)
  5. The painting was unremarkable and failed to capture my attention. (Tablo sıradandı ve dikkatimi çekmeyi başaramadı.)
  6. Her singing voice was unremarkable, lacking any unique qualities. (Şarkı söyleme sesi sıradandı ve herhangi bir benzersiz özellikten yoksundu.)
  7. The food at the restaurant was unremarkable, with no memorable dishes. (Restorandaki yemekler sıradandı, hatırlanacak bir yemek yoktu.)
  8. The movie was unremarkable, with a predictable plot and no surprises. (Film sıradandı, tahmin edilebilir bir senaryoya sahipti ve sürpriz yoktu.)
  9. The architecture of the building was unremarkable, blending in with its surroundings. (Bina mimarisi sıradandı, çevresiyle uyumlu oluyordu.)
  10. His performance in the play was unremarkable, lacking any memorable moments. (Oyunundaki performansı sıradandı, hatırlanacak anları yoktu.)
  11. The view from the hotel room was unremarkable, with no breathtaking sights. (Otel odasındaki manzara sıradandı, nefes kesen bir görüntü yoktu.)
  12. The concert was unremarkable, with no standout performers. (Konser sıradandı, öne çıkan hiçbir sanatçı yoktu.)
  13. The novel was unremarkable, failing to leave a lasting impression on me. (Roman sıradandı, bende kalıcı bir etki bırakmayı başaramadı.)
  14. The dress was unremarkable, lacking any unique design elements. (Elbise sıradandı, herhangi bir benzersiz tasarım öğesi yoktu.)
  15. The park was unremarkable, with no distinctive features. (Park sıradandı, belirgin özellikleri yoktu.)
  16. The party was unremarkable, with no memorable moments. (Parti sıradandı, hatırlanacak anları yoktu.)
  17. The beach was unremarkable, with no pristine sand or clear water. (Plaj sıradandı, hiçbir kum veya temiz su yoktu.)
  18. The artwork was unremarkable, lacking any creativity. (Sanat eseri sıradandı, herhangi bir yarat

ıcılık yoktu.)
19. The lecture was unremarkable, with no new or interesting information. (Ders sıradandı, yeni veya ilginç bilgi içermiyordu.)

  1. The conversation was unremarkable, with no memorable topics discussed. (Konuşma sıradandı, hatırlanacak konular tartışılmadı.)

(Türkçe çeviriler kalın ve siyah renkte yazılmıştır.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.