Unrelentingly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unrelentingly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unrelentingly Nedir?

Unrelentingly, bir eylemin sürekli ve acımasızca devam etmesi anlamına gelir. Bir şeyin yapılması ya da bir durumun devam etmesi hakkında kesin bir kararlılık ve azim ifade eder.

Örnek cümleler:

  1. She worked unrelentingly to achieve her goals. (Hedeflerine ulaşmak için acımasızca çalıştı.)
  2. The rain poured unrelentingly for hours. (Yağmur saatlerce acımasızca yağdı.)
  3. He pursued his dream unrelentingly, never giving up. (Hiç pes etmeden hayalini takip etti.)
  4. The soldiers fought unrelentingly for days without any rest. (Askerler birkaç gün boyunca aralıksız savaştılar.)
  5. The sun beat down unrelentingly on the hikers. (Güneş yürüyüşçülerin üzerine acımasızca vurdu.)
  6. The students studied unrelentingly for their exams. (Öğrenciler sınavları için acımasızca çalıştılar.)
  7. The runner pushed herself unrelentingly towards the finish line. (Koşucu kendisini bitiş çizgisine kadar acımasızca itti.)
  8. The winds howled unrelentingly all night long. (Rüzgarlar tüm gece boyunca acımasızca uğuldu.)
  9. The chef worked unrelentingly to perfect his signature dish. (Şef imza yemeğini mükemmelleştirmek için acımasızca çalıştı.)
  10. The protesters marched unrelentingly until their demands were met. (Protestocular talepleri karşılanana kadar acımasızca yürüdüler.)
  11. The athlete trained unrelentingly to break the world record. (Sporcu dünya rekorunu kırmak için acımasızca antrenman yaptı.)
  12. The doctor worked unrelentingly to save the patient’s life. (Doktor hastanın hayatını kurtarmak için acımasızca çalıştı.)
  13. The artist painted unrelentingly for days to finish the masterpiece. (Sanatçı başyapıtı tamamlamak için günlerce acımasızca resim yaptı.)
  14. The author wrote unrelentingly until the book was finished. (Yazar kitap tamamlanana kadar acımasızca yazdı.)
  15. The firefighters battled unrelentingly to put out the raging fire. (İtfaiyeciler şiddetli yangını söndürmek için acımasızca mücadele ettiler.)
  16. The teacher pushed her students unrelentingly to reach their full potential. (Öğretmen öğrencilerini tam potansiyellerine ulaşmak için acımasızca itti.)
  17. The detective worked unrelentingly to solve the case. (Dedektif olayı çözmek için acımasızca çalıştı.)
  18. The company worked unrelentingly to meet the deadline. (Şirket süreye yetişmek için acımasızca

çalıştı.)
19. The athlete endured unrelentingly through the grueling race. (Sporcu yorucu yarışı acımasızca dayanarak tamamladı.)

  1. The farmer worked unrelentingly in the fields to harvest the crops. (Çiftçi tarlalarda ürünleri hasat etmek için acımasızca çalıştı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.