Undisturbed İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Undisturbed
Undisturbed kelimesi Türkçe dilinde “rahatsız edilmemiş” anlamına gelir. Bu kelime, bir şeyin dokunulmamış veya müdahale edilmemiş olduğunu ifade eder.
Örnek Cümleler:
- The animals in the forest were undisturbed by the presence of humans. (Ormandaki hayvanlar, insanların varlığından rahatsız edilmedi.)
- She wanted to enjoy the undisturbed peace of the countryside. (O, kırsalın rahatsız edilmemiş huzurunun tadını çıkarmak istedi.)
- The artwork had been undisturbed for centuries until it was discovered by archaeologists. (Sanat eseri, arkeologlar tarafından keşfedilene kadar yüzyıllardır rahatsız edilmemişti.)
- The sleeping baby remained undisturbed despite the loud noise. (Yüksek gürültüye rağmen uyuyan bebek rahatsız edilmedi.)
- The evidence had been left undisturbed until the forensic team arrived. (Kanıtlar, adli tıp ekibi gelene kadar rahatsız edilmeden bırakılmıştı.)
- The ancient ruins had been undisturbed for so long that they were almost completely hidden by the overgrowth. (Antik kalıntılar, o kadar uzun süredir rahatsız edilmemişti ki, neredeyse tamamen aşırı büyüme tarafından gizlenmişti.)
- She preferred to work undisturbed in her office with the door closed. (O, kapısı kapalı ofisinde rahatsız edilmeden çalışmayı tercih ediyordu.)
- The lake was so peaceful and undisturbed that it was like a mirror. (Göl o kadar huzurlu ve rahatsız edilmemişti ki bir ayna gibiydi.)
- The rare bird species had been undisturbed in its natural habitat until a new housing development was built nearby. (Nadir kuş türü, doğal yaşam alanında rahatsız edilmeden kalmıştı, ta ki yakındaki yeni bir konut geliştirilene kadar.)
- The undisturbed snow on the mountaintop was a beautiful sight. (Dağın tepesindeki rahatsız edilmemiş kar, güzel bir manzara idi.)
- The scientists were careful to leave the ecosystem undisturbed during their research. (Bilim adamları, araştırmaları sırasında ekosistemi rahatsız etmeden dikkatliydi.)
- The beach was undisturbed by tourists, making it a perfect spot for a quiet picnic. (Turistler tarafından rahatsız edilmeyen plaj, sessiz bir piknik yapmak için mükemmel bir noktaydı.)
- The historical artifacts had been undisturbed in the museum for many years. (Tarihi eserler, müzede uzun yıllardır rahatsız edilmeden kalmıştı.)
- The undisturbed forest was a haven for wildlife. (Rahatsız edilmemiş orman, y
abanlıklar için mükemmel bir sığınaktı.)
15. He was able to meditate undisturbed in the peaceful garden. (O, huzurlu bahçede rahatsız edilmeden meditasyon yapabildi.)
- The undisturbed waters of the lake provided a perfect reflection of the surrounding mountains. (Gölün rahatsız edilmemiş suları, çevredeki dağların mükemmel yansımasını sağladı.)
- The art exhibit had been left undisturbed until the museum staff could properly set up the displays. (Sanat sergisi, müze personeli sergileri düzgün şekilde hazırlayana kadar rahatsız edilmeden bırakılmıştı.)
- The undisturbed nature reserve was a popular destination for birdwatchers. (Rahatsız edilmemiş doğa rezervi, kuş gözlemcileri için popüler bir yerdi.)
- She liked to have her morning coffee undisturbed while reading the newspaper. (O, gazete okurken sabah kahvesini rahatsız edilmeden içmeyi sevdi.)
- The undisturbed night sky was filled with stars. (Rahatsız edilmemiş gece gökyüzü yıldızlarla doluydu.)
Hemen Yorum Yaz