Unarticulated İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unarticulated İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unarticulated Nedir?

Unarticulated kelimesi, “ifade edilmemiş” veya “açıkça ifade edilmemiş” anlamlarına gelir. Bir düşüncenin veya duygunun tam olarak ifade edilmediği durumlarda kullanılır.

Örnek cümleler:

  1. She had an unarticulated feeling of unease about the situation. (Situasyon hakkında ifade edilmemiş bir rahatsızlık hissi vardı.)
  2. His unarticulated concerns made it difficult for us to understand his point of view. (İfade edilmemiş endişeleri, bakış açısını anlamamızı zorlaştırdı.)
  3. The unarticulated assumptions underlying his argument were flawed. (Argumentonun temelindeki ifade edilmemiş varsayımlar hatalıydı.)
  4. The artist had an unarticulated vision of what he wanted to create. (Sanatçının yaratmak istediği şey hakkında ifade edilmemiş bir vizyonu vardı.)
  5. She felt an unarticulated sense of disappointment when she didn’t get the promotion. (Terfi alamayınca ifade edilmemiş bir hayal kırıklığı hissetti.)
  6. His unarticulated emotions made it hard for him to communicate with his partner. (İfade edilmemiş duyguları, eşiyle iletişim kurmasını zorlaştırdı.)
  7. The unarticulated expectations of the customers led to dissatisfaction with the product. (Müşterilerin ifade edilmemiş beklentileri, ürünle ilgili memnuniyetsizliğe yol açtı.)
  8. His unarticulated fears were preventing him from taking risks. (İfade edilmemiş korkuları, risk almasını engelliyordu.)
  9. She had an unarticulated sense of longing for something more in her life. (Hayatında daha fazlasını istediğine dair ifade edilmemiş bir özlemi vardı.)
  10. The unarticulated rules of the game caused confusion for the new players. (Oyunun ifade edilmemiş kuralları, yeni oyuncular için karışıklığa neden oldu.)
  11. His unarticulated thoughts kept him up at night. (İfade edilmemiş düşünceleri, gece uykusuz kalmasına neden oldu.)
  12. The unarticulated implications of his statement were concerning. (Açıkça ifade edilmemiş söyleminin sonuçları endişe vericiydi.)
  13. Her unarticulated questions left her feeling confused. (İfade edilmemiş soruları, onu karışık hissettirdi.)
  14. The unarticulated reasons behind his decision were unclear. (Kararının arkasındaki açıkça ifade edilmemiş nedenler belirsizdi.)
  15. His unarticulated frustrations were causing tension in the workplace. (İfade edilmemiş huzursuzlukları, işyerinde gerilime neden oluyordu.)
  16. The unarticulated nuances of the language were difficult for the non-native speaker to grasp. (Dilin ifade edilmemiş nüansları
  1. The unarticulated fears of the community led to resistance against the proposed changes. (Toplumun ifade edilmemiş korkuları, önerilen değişikliklere karşı direnç göstermesine neden oldu.)
  2. His unarticulated needs were not being met in his current job. (İfade edilmemiş ihtiyaçları, mevcut işinde karşılanmıyordu.)
  3. The unarticulated desires of the audience were not fulfilled by the performance. (İzleyicilerin ifade edilmemiş istekleri, performansla karşılanmadı.)
  4. Her unarticulated gratitude for his help was evident in her actions. (Yardımı için ifade edilmemiş minnettarlığı, davranışlarıyla belli oluyordu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.