Ugliness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Ugliness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Ugliness İle İlgili Cümleler

Ugliness, Türkçe karşılığıyla çirkinlik, genellikle görsel olarak hoş olmayan, estetik açıdan rahatsızlık veren bir özelliktir. Aşağıda ugliness kelimesinin İngilizce örnek cümlelerini ve Türkçe karşılıklarını bulabilirsiniz:

  1. She thought her nose was a symbol of ugliness. (Burununun çirkinliğin bir simgesi olduğunu düşündü.)
  2. The building’s ugliness was striking. (Binanın çirkinliği dikkat çekiciydi.)
  3. He couldn’t help but be repulsed by her ugliness. (Onun çirkinliğinden tiksinmemek için yapacak bir şeyi yoktu.)
  4. The ugliness of the situation was unbearable. (Durumun çirkinliği dayanılmazdı.)
  5. The ugliness of the painting was intentional. (Tablonun çirkinliği kasıtlıydı.)
  6. Her ugliness was a source of constant bullying. (Onun çirkinliği sürekli alay konusu oldu.)
  7. The ugliness of the crime was shocking. (Suçun çirkinliği şok ediciydi.)
  8. The ugliness of the city’s pollution was evident. (Şehrin kirliliğinin çirkinliği açıktı.)
  9. His ugliness was only skin deep. (Onun çirkinliği sadece yüzeydeydi.)
  10. The ugliness of the argument left them both hurt. (Tartışmanın çirkinliği her ikisini de incitti.)
  11. The ugliness of war was all around them. (Savaşın çirkinliği her yerdeydi.)
  12. She couldn’t ignore the ugliness of his behavior. (Davranışının çirkinliğini görmezden gelemiyordu.)
  13. The ugliness of the dress was a surprise to everyone. (Elbisenin çirkinliği herkesi şaşırttı.)
  14. His ugliness was masked by his charming personality. (Onun çirkinliği, cazibeli kişiliğiyle maskelenmişti.)
  15. The ugliness of poverty was evident in the slums. (Yoksulluğun çirkinliği gecekondu semtlerinde belli oluyordu.)
  16. She felt the ugliness of jealousy taking hold of her. (Kıskançlığın çirkinliğini hissetmeye başladı.)
  17. The ugliness of the graffiti was a blight on the city. (Grafitilerin çirkinliği şehirde bir lekeydi.)
  18. The ugliness of the scar was a reminder of the accident. (Yaranın çirkinliği kaza hatırlatıcısıydı.)
  19. The ugliness of the truth was hard to swallow. (Gerçeğin çirkinliği yutması zordu.)
  20. She couldn’t deny the ugliness of her past mistakes. (Geçmiş hatalarının çirkinliğini inkar edemiyordu.)
  1. The ugliness of the weather ruined their plans for the day. (Hava durumunun çirkinliği günün planlarını bozdu.)
  2. The ugliness of the divorce proceedings was a painful experience. (Boşanma sürecinin çirkinliği acı bir deneyimdi.)
  3. The ugliness of the graffiti on the historic building was a disgrace. (Tarihi binadaki grafitilerin çirkinliği bir utançtı.)
  4. She tried to hide the ugliness of her emotions, but it was impossible. (Duygularının çirkinliğini saklamaya çalıştı, ancak imkansızdı.)
  5. The ugliness of the insect made her shudder. (Böceğin çirkinliği onu ürpertti.)
  6. The ugliness of the political campaign was a disappointment to many. (Politik kampanyanın çirkinliği birçok kişi için hayal kırıklığıydı.)
  7. The ugliness of the world sometimes made him feel hopeless. (Dünyanın çirkinliği bazen onu umutsuz hissettirirdi.)
  8. The ugliness of the bullying was a constant source of anxiety. (Zorbalığın çirkinliği sürekli bir kaygı kaynağıydı.)
  9. She couldn’t help but notice the ugliness of the office building. (Ofis binasının çirkinliğini fark etmemek mümkün değildi.)
  10. The ugliness of the tragedy left them all in shock. (Tragedinin çirkinliği hepsini şok etti.)

Ugliness, insanların yargılarına ve kişisel tercihlerine göre değişebilir ve bazen göreceli olabilir. Ancak, genellikle insanlar çirkinlikten hoşlanmazlar ve çirkinlik, çevresindekilere rahatsızlık verebilir.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.