Turbulent İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Turbulent İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Turbulent Nedir?

Turbulent, karmaşık, değişken ve istikrarsız bir durum anlamına gelir. Özellikle akışkanların hareketi veya atmosferdeki hava hareketleri gibi doğal olaylarla ilgili kullanılır.

Örnek Cümleler:

  1. The plane hit some turbulence and the passengers got scared. (Uçak, biraz türbülansa girdi ve yolcular korktu.)
  2. The river flowed in a turbulent manner after the heavy rain. (Nehir, şiddetli yağmur sonrasında karmaşık bir şekilde aktı.)
  3. The stock market was turbulent this week with lots of ups and downs. (Borsa bu hafta çok dalgalıydı, birçok iniş çıkış oldu.)
  4. The turbulent ocean made it difficult for the boats to sail. (Karmaşık deniz, gemilerin seyretmesini zorlaştırdı.)
  5. The turbulent winds blew down trees and caused power outages. (Karmaşık rüzgarlar, ağaçları devirdi ve elektrik kesintilerine neden oldu.)
  6. The turbulent emotions of the characters made for an intense movie. (Karakterlerin karmaşık duyguları, yoğun bir film yapmak için kullanıldı.)
  7. The turbulent history of the country was marked by wars and conflicts. (Ülkenin karmaşık tarihi savaşlar ve çatışmalarla doluydu.)
  8. The turbulent relationship between the two countries led to tensions and disagreements. (İki ülke arasındaki karmaşık ilişki gerilimlere ve anlaşmazlıklara neden oldu.)
  9. The turbulent waters of the rapids were too dangerous to navigate. (Akıntılı sulardaki karmaşık akımlar, gezinmek için çok tehlikeliydi.)
  10. The turbulent protests in the streets caused damage to buildings and property. (Sokaklardaki karmaşık protestolar, binalara ve mülklere zarar verdi.)
  11. The turbulent atmosphere in the classroom made it difficult for the students to focus. (Sınıftaki karmaşık atmosfer, öğrencilerin odaklanmasını zorlaştırdı.)
  12. The turbulent love affair between the two actors was the talk of the town. (İki oyuncu arasındaki karmaşık aşk ilişkisi, şehrin konuştuğu konular arasındaydı.)
  13. The turbulent political climate made it difficult for the government to make decisions. (Karmaşık siyasi iklim, hükümetin karar vermesini zorlaştırdı.)
  14. The turbulent weather conditions caused delays and cancellations at the airport. (Karmaşık hava koşulları, havaalanında gecikmelere ve iptallere neden oldu.)
  15. The turbulent market conditions made it difficult for small businesses to survive. (Karmaşık piyasa koşulları, küçük işletmelerin hayatta kalmasını zorlaştırdı.)
  16. The turbulent relationship between the siblings was filled with arguments and fights. (Kardeşler arasındaki karmaşık ilişki tartışmalar ve kavg
  1. The turbulent sound of the storm kept me awake all night. (Fırtınanın karmaşık sesi, tüm gece beni uyutmadı.)
  2. The turbulent economy led to high unemployment rates and inflation. (Karmaşık ekonomi, yüksek işsizlik oranlarına ve enflasyona yol açtı.)
  3. The turbulent waters of the sea made it difficult for the divers to see anything. (Denizin karmaşık suları, dalgıçların bir şeyler görmesini zorlaştırdı.)
  4. The turbulent emotions of the audience showed that the play had a powerful effect. (İzleyicilerin karmaşık duyguları, oyunun güçlü bir etkiye sahip olduğunu gösterdi.)

(Türkçe çeviriler kalın ve yeşil yazılmıştır.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.