Tune İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Tune İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Tune

Türkçe Anlamı: Ayarlamak, ayarlama yapmak, akort etmek

1. I need to tune my guitar before the performance. (Performanstan önce gitarımı akort etmem gerekiyor.)
2. I always tune my radio to the same station. (Radyomu her zaman aynı kanala ayarlarım.)
3. She can easily tune her voice to match the melody. (Melodiye uyum sağlamak için kolayca sesini ayarlayabilir.)
4. He spent hours tuning the engine of his car. (Aracının motorunu ayarlamak için saatlerce zaman harcadı.)
5. The mechanic needs to tune the carburetor. (Tamirci karbüratörü ayarlamalı.)
6. The pianist tuned the piano before the concert. (Piyano konserinden önce piyanoyu akort etti.)
7. I need to tune my bike before the race. (Yarıştan önce bisikletimi ayarlamam gerekiyor.)
8. He spent a long time tuning his violin. (Kemanını ayarlamak için uzun süre vakit harcadı.)
9. The band needs to tune their instruments before the show. (Grup şovdan önce enstrümanlarını ayarlamalı.)
10. The orchestra needs to tune together before they can start playing. (Orkestra çalmaya başlamadan önce birlikte ayarlanmalı.)
11. The TV needs to be tuned to receive the signal. (Sinyal almak için televizyon ayarlanmalı.)
12. I have to tune my guitar every day to keep it in good condition. (Gitarımı iyi durumda tutmak için her gün akort etmeliyim.)
13. The choir members were all singing different notes, so they had to tune together. (Korodaki üyeler farklı notalar söylüyordu, bu yüzden birlikte ayarlamaları gerekiyordu.)
14. He couldn’t hear the song because his ear wasn’t tuned to the right pitch. (Kulağı doğru frekansta ayarlanmadığı için şarkıyı duyamadı.)
15. The satellite dish needs to be tuned to the correct frequency. (Uydu anteni doğru frekansa ayarlanmalı.)
16. The guitar strings need to be tuned to the right notes. (Gitar telleri doğru notalara ayarlanmalı.)
17. I need to tune my diet to be healthier. (Daha sağlıklı olmak için diyetimi ayarlamam gerekiyor.)
18. The therapist helps people tune their emotions. (Terapist insanların duygularını ayarlamalarına yardımcı olur.)
19. The singer had to tune her voice to the key of the song. (Şarkının anahtarına sesini ayarlaması gerekiyordu.)
20. The mechanic tuned the brakes on the car to make them more responsive. (Tamirci frenleri daha duyarlı hale getirmek için araç frenlerini ayarladı.)

Tune (devamı)

21. I like to tune my guitar by ear rather than using an electronic tuner. (Elektronik akort cihazı kullanmak yerine gitarımı kulağımla ayarlamayı seviyorum.)
22. The orchestra conductor carefully tuned the instruments before the performance. (Orkestra şefi performanstan önce enstrümanları dikkatlice ayarladı.)
23. The race car driver tuned the engine to get the most speed out of the car. (Yarış arabası sürücüsü, arabadan en yüksek hızı elde etmek için motora ayar yaptı.)
24. The sound engineer had to tune the microphone to pick up the singer’s voice clearly. (Ses mühendisi, şarkıcının sesini net bir şekilde almak için mikrofonu ayarlamak zorunda kaldı.)
25. My watch is running fast, so I need to tune it. (Saatim hızlı çalışıyor, bu yüzden onu ayarlamam gerekiyor.)
26. The guitarist adjusted the tuning pegs to get the strings in tune. (Gitarist, telleri ayarlamak için akort burgularını ayarladı.)
27. The piano tuner comes every six months to tune our piano. (Piyano akortçusu her altı ayda bir piyanomuzu ayarlamak için gelir.)
28. The computer program automatically tunes the color balance of the image. (Bilgisayar programı, görüntünün renk dengesini otomatik olarak ayarlar.)
29. The dance troupe spent hours tuning their movements to match the music. (Dans topluluğu, müzikle eşleşecek şekilde hareketlerini saatlerce ayarladı.)
30. The band’s sound was off because the instruments weren’t properly tuned. (Grubun sesi yanlıştı çünkü enstrümanlar doğru şekilde ayarlanmamıştı.)