Namesake İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Namesake İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Anlam: Namesake, bir kişinin adını taşıyan veya ona atıfta bulunan bir şeydir.
- My son’s namesake is his grandfather. (Oğlumun adını taşıyan kişi dedesi.)
- The company was named after its founder, who was the namesake of the business. (Şirket, işletmenin isim babası olan kurucusunun adını taşıyordu.)
- She decided to name her cat after her favorite book character, her namesake. (En sevdiği kitap karakteri olan isim babası kedisi adını koymaya karar verdi.)
- The football team’s new stadium was named after their famous namesake. (Futbol takımının yeni stadyumu ünlü isim babalarının adıyla anıldı.)
- He was proud to be named after his great-grandfather, his namesake. (Büyük dedesi olan isim babasından adını almanın gururunu yaşıyordu.)
- The namesake of the school was a former president of the country. (Okulun isim babası ülkenin eski bir cumhurbaşkanıydı.)
- The band’s name was chosen to honor their musical namesake. (Grubun adı müzikal isim babalarına saygı için seçildi.)
- The restaurant was named after the chef’s namesake, who inspired the menu. (Menüyü ilham kaynağı olan şefin isim babası adı verilen restoran.)
- The hotel’s namesake was a famous writer who had stayed there many times. (Otelin isim babası birçok kez orada konaklamış ünlü bir yazardı.)
- She was thrilled to meet her namesake, a famous actress with the same name. (Aynı adı taşıyan ünlü bir oyuncu olan isim babası ile tanışmaktan çok heyecanlıydı.)
- The university’s namesake was a renowned scientist who had made many important discoveries. (Üniversitenin isim babası birçok önemli keşif yapmış ünlü bir bilim adamıydı.)
- The park was named after its environmentalist namesake, who had fought to protect the land. (Araziyi korumak için mücadele eden çevreci isim babasının adı verilen park.)
- The street was named after a local hero and namesake who had saved many lives. (Birçok hayat kurtaran yerel bir kahraman ve isim babası olan sokak.)
- The ship was named after a famous explorer, its namesake, who had circumnavigated the globe. (Dünya turu yapan ünlü kaşif ve isim babası olan gemi.)
- The hospital was named after its founder, a philanthropist and namesake who had donated millions. (Milyonlarca dolar bağışlayan hayırsever ve isim babası olan hastane.)
- The city’s namesake was a Native American chief who had lived in the area for centuries. (Yüzyıllar boyunca bölged
- The museum was named after its art collector namesake, who had amassed a world-renowned collection. (Dünya çapında ün kazanmış bir koleksiyon biriktiren sanat koleksiyoncusu ve isim babası olan müze.)
- The bridge was named after a famous architect and namesake who had designed many landmarks. (Birçok simge yapı tasarlayan ünlü bir mimar ve isim babası olan köprü.)
- The festival was named after its cultural namesake, which celebrated the region’s history and traditions. (Bölgenin tarihini ve geleneklerini kutlayan kültürel isim babasının adı verilen festival.)
- The art school’s namesake was a famous painter who had revolutionized the art world. (Sanat dünyasını devrimleştiren ünlü bir ressam ve isim babası olan sanat okulunun adı.)
Hemen Yorum Yaz