Trounce İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Trounce İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Trounce Anlamı:

Trounce, birini veya bir şeyi aşırı derecede yenmek veya dövmek anlamına gelir.

Örnek Cümleler:

1. I trounced him in the game of chess. (Onu satranç oyununda ezdim.)
2. Our team was trounced by the opponents in the football match. (Takımımız futbol maçında rakipler tarafından ezildi.)
3. The boxer trounced his opponent in just two rounds. (Boksör sadece iki turda rakibini dövdü.)
4. The candidate trounced his opponents in the election. (Aday seçimlerde rakiplerini ezdi.)
5. The team trounced their rivals with a score of 5-0. (Takım rakiplerini 5-0 gibi bir skorla yendi.)
6. The army trounced the rebels in the battle. (Ordu savaşta isyancıları yenmişti.)
7. The champion trounced his opponent in the boxing match. (Şampiyon boksta rakibini yendi.)
8. The company trounced its competitors in the market. (Şirket piyasada rakiplerini yenmişti.)
9. The tennis player trounced her opponent in the match. (Tenis oyuncusu maçta rakibini yendi.)
10. The teacher trounced the student for cheating on the exam. (Öğretmen öğrenciyi sınavda kopya çektiği için dövdü.)
11. The army trounced the enemy in the war. (Ordu savaşta düşmanı yenmişti.)
12. The wrestler trounced his opponent in the wrestling match. (Güreşçi güreş maçında rakibini yendi.)
13. The team trounced their opponents with an

    outstanding performance. (Takım harika bir performansla rakiplerini ezdi.)

14. The company trounced its rival by launching a new product. (Şirket yeni bir ürün piyasaya sürerek rakibini yendi.)
15. The politician trounced his opponent in the election with a large margin. (Politikacı büyük bir farkla rakibini seçimde yenmişti.)
16. The basketball team trounced their opponent with a final score of 110-70. (Basketbol takımı final skoru 110-70 ile rakibini ezdi.)
17. The boxer trounced his opponent so badly that he had to be taken to the hospital. (Boksör rakibini o kadar kötü dövdü ki hastaneye götürülmek zorunda kaldı.)
18. The team trounced their opponents in the championship game and won the trophy. (Takım şampiyonada rakiplerini yenip kupayı kazandı.)
19. The heavyweight boxer trounced his opponent with a knockout in the first round. (Ağır siklet boksör rakibini ilk turda nakavt ederek yendi.)
20. The tennis player trounced her opponent in straight sets. (Tenis oyuncusu rakibini düz setlerde yendi.)
21. The team trounced their arch-rivals in the derby match. (Takım derbi maçında ezeli rakiplerini yenmişti.)