Troublemaker İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Troublemaker İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Troublemaker

Troublemaker, Türkçe anlamıyla “sorun çıkaran kişi” veya “baş belası” anlamına gelir. Aşağıda, bu kelimeyi kullanarak 20 örnek cümle bulunmaktadır:

  1. The new employee is a real troublemaker in the office. (Yeni çalışan ofiste gerçek bir baş belası.)
  2. My little brother is always causing trouble, he’s a real troublemaker. (Küçük kardeşim her zaman sorun çıkarıyor, gerçek bir baş belası.)
  3. That student is a troublemaker, he always disrupts the class. (O öğrenci bir sorun çıkarıcı, her zaman sınıfı engelliyor.)
  4. Don’t invite him to the party, he’s a troublemaker and will ruin everything. (Partiye onu çağırmayın, o bir baş belası ve her şeyi mahvedecek.)
  5. The coach benched the troublemaker for his bad behavior. (Antrenör, kötü davranışları nedeniyle sorun çıkaran oyuncuyu yedek kulübesinde bıraktı.)
  6. The troublemaker in the group caused a lot of tension among the members. (Grubun sorun çıkarıcısı, üyeler arasında birçok gerilim yarattı.)
  7. The company fired the troublemaker for his constant conflicts with his colleagues. (Şirket, meslektaşlarıyla sürekli çatışmalar yaşayan sorun çıkarıcıyı işten çıkardı.)
  8. The school principal had a meeting with the parents of the troublemaker to discuss his behavior. (Okul müdürü, davranışını tartışmak için sorun çıkarıcının velileriyle bir toplantı yaptı.)
  9. The police arrested the troublemaker for causing a disturbance in the street. (Polis, sokağa rahatsızlık vermekten sorun çıkarıcıyı tutukladı.)
  10. The troublemaker was expelled from school for his violent behavior. (Sorun çıkarıcı, şiddetli davranışları nedeniyle okuldan atıldı.)
  11. The team captain warned the troublemaker to behave properly during the game. (Takım kaptanı, sorun çıkarıcının oyun sırasında düzgün davranması konusunda uyardı.)
  12. The troublemaker always has an excuse for his bad behavior. (Sorun çıkarıcının kötü davranışları için her zaman bir bahanesi vardır.)
  13. The manager had to fire the troublemaker because he was disrupting the work environment. (Yönetici, iş ortamını engellediği için sorun çıkarıcıyı işten çıkarmak zorunda kaldı.)
  14. The troublemaker didn’t listen to his parents and got into trouble. (Sorun çıkarıcı, ebeveynlerini dinlemedi ve başı belaya girdi.)
  15. The teacher had to separate the troublemaker from his classmates to prevent further disruptions. (Öğretmen, daha fazla engelleme önlemek için sorun çıkarıcıyı sınıf arkadaşlarından ay
  1. The troublemaker’s behavior was affecting the morale of the entire team. (Sorun çıkarıcının davranışı, tüm takımın moralini etkiliyordu.)
  2. The troublemaker was banned from the school premises for his disruptive behavior. (Sorun çıkarıcı, engelleme davranışı nedeniyle okul alanından uzaklaştırıldı.)
  3. The troublemaker’s actions resulted in a loss of business for the company. (Sorun çıkarıcının eylemleri, şirket için iş kaybına neden oldu.)
  4. The neighbors complained to the landlord about the troublemaker’s loud parties. (Komşular, sorun çıkarıcının gürültülü partileri hakkında ev sahibine şikayette bulundu.)
  5. The troublemaker apologized for his behavior and promised to do better in the future. (Sorun çıkarıcı, davranışı için özür diledi ve gelecekte daha iyi yapacağına söz verdi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.