Troubled İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Troubled İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Troubled

Troubled kelimesinin Türkçe anlamı: sıkıntılı, endişeli, sorunlu

Örnek cümleler:

  1. She looked troubled when I told her the news. (Ona haberi verdiğimde endişeli görünüyordu.)
  2. The company is in troubled waters financially. (Şirket finansal açıdan sorunlu sularda.)
  3. He had a troubled childhood and still bears the scars. (Sıkıntılı bir çocukluğu vardı ve hala izleri var.)
  4. The troubled teenager sought solace in drugs. (Sıkıntılı genç, uyuşturucuda teselli aradı.)
  5. The troubled economy is causing a lot of anxiety for people. (Sıkıntılı ekonomi, insanlar için birçok kaygıya neden oluyor.)
  6. The troubled student was given extra help by his teacher. (Sıkıntılı öğrenci öğretmeni tarafından ekstra yardım aldı.)
  7. The troubled relationship between the two countries is causing concern. (İki ülke arasındaki sıkıntılı ilişki endişe yaratıyor.)
  8. She had a troubled expression on her face. (Yüzünde sıkıntılı bir ifade vardı.)
  9. The troubled actor turned to drugs to cope with his problems. (Sıkıntılı aktör, sorunlarıyla başa çıkmak için uyuşturucuya başvurdu.)
  10. The troubled family sought counseling to help them work through their issues. (Sıkıntılı aile, sorunlarını çözmelerine yardımcı olacak danışmanlık aradı.)
  11. The troubled employee was given a warning about his behavior. (Sıkıntılı çalışan, davranışlarıyla ilgili bir uyarı aldı.)
  12. The troubled neighborhood was known for its high crime rate. (Sıkıntılı mahalle, yüksek suç oranıyla tanınıyordu.)
  13. The troubled veteran suffered from PTSD. (Sıkıntılı gazinin PTSD’den muzdaripti.)
  14. The troubled child refused to speak to anyone. (Sıkıntılı çocuk, kimseye konuşmayı reddetti.)
  15. The troubled waters made it difficult for the rescue team to reach the stranded boat. (Sıkıntılı sular, mahsur kalan tekneye ulaşmayı zorlaştırdı.)
  16. The troubled musician’s lyrics were full of pain and sorrow. (Sıkıntılı müzisyenin sözleri acı ve keder doluydu.)
  17. The troubled young woman was homeless and alone. (Sıkıntılı genç kadın evsiz ve yalnızdı.)
  18. The troubled athlete was suspended from the team for his behavior. (Sıkıntılı sporcu, davranışları nedeniyle takımdan uzaklaştırıldı.)
  19. The troubled city was plagued by poverty and crime. (Sıkıntılı şehir, yoksulluk ve suçla mücadele ediyordu.)
  20. The troubled artist’s paintings were a reflection of his inner turmoil. (Sıkıntılı sanatçının resimleri, iç dü

nyasındaki çalkantıyı yansıtıyordu.)

İngilizce cümleleri mavi ve kalın olarak belirttim ve Türkçe karşılıklarını normal yazı stilinde yazdım.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.