Triviality İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Triviality İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Triviality

Triviality, Türkçe karşılığı olarak önemsizlik anlamına gelir. Bu kelime genellikle bir şeyin önemsiz veya ciddiye alınmayacak kadar küçük olması hali için kullanılır.

Örnek cümleler:

1. The argument was of such triviality that I didn’t feel the need to respond. (Argüman o kadar önemsizdi ki cevap verme ihtiyacı hissetmedim.)
2. She refused to deal with such trivial matters. (O, böyle önemsiz konularla uğraşmayı reddetti.)
3. The teacher dismissed the student’s question as trivial. (Öğretmen öğrencinin sorusunu önemsiz olarak reddetti.)
4. Don’t waste your time on trivial details. (Önemsiz detaylara zamanınızı harcamayın.)
5. The triviality of the situation made me laugh. (Durumun önemsizliği beni güldürdü.)
6. He found the party to be a trivial affair. (O, partinin önemsiz bir mesele olduğunu düşündü.)
7. The conversation was filled with trivialities. (Konuşma önemsiz konularla doluydu.)
8. The news article focused on the trivial details of the celebrity’s life. (Haber makalesi ünlünün hayatının önemsiz detaylarına odaklandı.)
9. He dismissed the criticism as trivial and unwarranted. (Eleştiriyi önemsiz ve gereksiz olarak reddetti.)
10. I don’t want to waste time discussing trivial matters. (Önemsiz konuları tartışarak zaman kaybetmek istemiyorum.)
11. The triviality of the mistake caused him to laugh it off. (Hatasının önemsizliği onu gülümsetti.)
12. The novel was criticized for its trivial plot. (Roman, önemsiz bir hikayesi olduğu için eleştirildi.)
13. Don’t let the trivial things bother you. (Önemsiz şeylerin seni rahatsız etmesine izin verme.)
14. She found the party games to be trivial and boring. (O, parti oyunlarının önemsiz ve sıkıcı olduğunu düşündü.)
15. The triviality of the issue was not lost on him. (Konunun önemsizliği onun dikkatinden kaçmadı.)
16. The triviality of the situation belied its underlying complexity. (Durumun önemsizliği, temelindeki karmaşıklığı gölgede bıraktı.)
17. The triviality of the conversation bored him. (Konuşmanın önemsizliği onu sıktı.)
18. The critic dismissed the film as a trivial Hollywood blockbuster. (Eleştirmen filmi önemsiz bir Hollywood yapımı olarak reddetti.)
19. He felt that the argument was based on trivial and irrelevant details. (Argümanın önemsiz ve ilgisiz ayrıntılara dayandığını hissetti.)
20. The triviality of the situation made it difficult for her to take it seriously. (Durumun önemsizliği onun ciddiye almasını zorlaştırdı.)

Continuation

Continuation, Türkçe karşılığı olarak devam etme anlamına gelir. Bu kelime genellikle bir durumun veya eylemin önceki haline devam etmesi anlamında kullanılır.

Örnek cümleler:

1. The continuation of the project was uncertain due to lack of funding. (Projenin devamı, yeterli finansman olmaması nedeniyle belirsizdi.)
2. He was granted a continuation of his leave of absence. (O, izin süresinin devamına izin verildi.)
3. The movie’s continuation was highly anticipated by fans. (Filmin devamı hayranlar tarafından büyük bir heyecanla bekleniyordu.)
4. The continuation of the meeting was postponed until the next day. (Toplantının devamı, bir sonraki güne ertelendi.)
5. She was excited about the continuation of the series. (O, serinin devamından heyecanlıydı.)
6. The continuation of the story was even more intriguing than the beginning. (Hikayenin devamı, başlangıcından daha ilgi çekiciydi.)
7. The team’s success depended on the continuation of their hard work. (Takımın başarısı, sıkı çalışmalarının devamına bağlıydı.)
8. The continuation of the trend was surprising to many experts. (Eğilimin devamı, birçok uzmana şaşırtıcı geldi.)
9. The continuation of the performance received a standing ovation. (Performansın devamı, ayakta alkışlandı.)
10. The continuation of the class was announced after the break. (Dersin devamı, aradan sonra duyuruldu.)
11. The continuation of the storm caused widespread damage. (Fırtınanın devamı, geniş çaplı hasara neden oldu.)
12. The continuation of the investigation led to a breakthrough in the case. (Araştırmanın devamı, davanın çözülmesinde bir çığır açtı.)
13. The continuation of the game was delayed due to technical difficulties. (Oyunun devamı, teknik zorluklar nedeniyle gecikti.)
14. The continuation of the tradition was important to the community. (Geleneklerin devamı, toplum için önemliydi.)
15. The continuation of the music festival was a huge success. (Müzik festivalinin devamı, büyük bir başarıydı.)
16. The continuation of the story left the audience on the edge of their seats. (Hikayenin devamı, izleyicileri koltuklarının kenarında tuttu.)
17. The continuation of the experiment required additional resources. (Deneyin devamı, ek kaynaklar gerektiriyordu.)
18. The continuation of the relationship was difficult due to distance. (İlişkinin devamı, mesafe nedeniyle zordu.)
19. The continuation of the novel was eagerly awaited by readers. (Romanın devamı, okuyucular tarafından büyük bir heyecanla bekleniyordu.)
20. The continuation of the conversation was interrupted by a phone call. (Konuşmanın devamı, bir telefon aramasıyla kesildi