Deepen İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
“Deepen” kelimesinin Türkçe anlamı:
“Deepen” kelimesi, bir şeyin daha derin veya yoğun hale gelmesini ifade eden bir fiildir. Bu kelime genellikle duygular, ilişkiler, anlayış veya bilgi gibi soyut kavramlarla ilişkilendirilir.
Örnek cümleler:
- I want to deepen my understanding of this subject. (Bu konuda anlayışımı derinleştirmek istiyorum.)
- The therapy helped me deepen my relationship with my spouse. (Terapi, eşimle olan ilişkimi derinleştirmeme yardımcı oldu.)
- The investigation is expected to deepen in the coming weeks. (Araştırmanın önümüzdeki haftalarda derinleşmesi bekleniyor.)
- The conversation with my mentor really helped me deepen my knowledge of the industry. (Mentorumla yaptığım konuşma, endüstri hakkındaki bilgilerimi derinleştirmeme gerçekten yardımcı oldu.)
- The book aims to deepen our understanding of cultural differences. (Kitap, kültürel farklılıkların anlayışımızı derinleştirmeyi hedefliyor.)
- The artist wants to deepen the emotional impact of her paintings. (Sanatçı, tablolarının duygusal etkisini derinleştirmek istiyor.)
- Meditation can help deepen your connection with yourself. (Meditasyon, kendinizle olan bağlantınızı derinleştirmenize yardımcı olabilir.)
- The company is planning to deepen its involvement in the renewable energy sector. (Şirket, yenilenebilir enerji sektöründeki katılımını derinleştirmeyi planlıyor.)
- The course will help deepen your understanding of grammar rules. (Kurs, dilbilgisi kurallarınızın anlayışınızı derinleştirmenize yardımcı olacak.)
- The experience of traveling to new places can deepen your appreciation for different cultures. (Yeni yerlere seyahat etmenin deneyimi, farklı kültürleri takdir etmenizi derinleştirebilir.)
- The conflict between the two countries is likely to deepen. (İki ülke arasındaki çatışmanın derinleşme olasılığı yüksek.)
- The therapist helped the patient deepen their understanding of their own emotions. (Terapist, hastanın kendi duygularının anlayışını derinleştirmesine yardımcı oldu.)
- The research aims to deepen our knowledge of the human brain. (Araştırma, insan beyni hakkındaki bilgimizi derinleştirmeyi amaçlıyor.)
- Reading can deepen your empathy for other people. (Okumak, diğer insanlar için empatinizi derinleştirebilir.)
- The training program will help deepen your skills in customer service. (Eğitim programı, müşteri hizmetlerinde becerilerinizi derinleştirmenize yardımcı olacaktır.)
- The team
- The team plans to deepen their research on the topic before presenting their findings. (Ekip, bulgularını sunmadan önce konuda araştırmasını derinleştirmeyi planlıyor.)
- The teacher encouraged the students to deepen their analysis of the text. (Öğretmen, öğrencilerin metnin analizini derinleştirmeleri için teşvik etti.)
- The documentary aims to deepen our understanding of the effects of climate change. (Belgesel, iklim değişikliğinin etkileri hakkındaki anlayışımızı derinleştirmeyi hedefliyor.)
- The therapy session helped the couple deepen their communication skills. (Terapi seansı, çiftin iletişim becerilerini derinleştirmelerine yardımcı oldu.)
- The experience of living in a foreign country can deepen your understanding of your own culture. (Yabancı bir ülkede yaşamanın deneyimi, kendi kültürünüzün anlayışınızı derinleştirebilir.)
Hemen Yorum Yaz