Deepen İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Deepen İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

“Deepen” kelimesinin Türkçe anlamı:

“Deepen” kelimesi, bir şeyin daha derin veya yoğun hale gelmesini ifade eden bir fiildir. Bu kelime genellikle duygular, ilişkiler, anlayış veya bilgi gibi soyut kavramlarla ilişkilendirilir.

Örnek cümleler:

  1. I want to deepen my understanding of this subject. (Bu konuda anlayışımı derinleştirmek istiyorum.)
  2. The therapy helped me deepen my relationship with my spouse. (Terapi, eşimle olan ilişkimi derinleştirmeme yardımcı oldu.)
  3. The investigation is expected to deepen in the coming weeks. (Araştırmanın önümüzdeki haftalarda derinleşmesi bekleniyor.)
  4. The conversation with my mentor really helped me deepen my knowledge of the industry. (Mentorumla yaptığım konuşma, endüstri hakkındaki bilgilerimi derinleştirmeme gerçekten yardımcı oldu.)
  5. The book aims to deepen our understanding of cultural differences. (Kitap, kültürel farklılıkların anlayışımızı derinleştirmeyi hedefliyor.)
  6. The artist wants to deepen the emotional impact of her paintings. (Sanatçı, tablolarının duygusal etkisini derinleştirmek istiyor.)
  7. Meditation can help deepen your connection with yourself. (Meditasyon, kendinizle olan bağlantınızı derinleştirmenize yardımcı olabilir.)
  8. The company is planning to deepen its involvement in the renewable energy sector. (Şirket, yenilenebilir enerji sektöründeki katılımını derinleştirmeyi planlıyor.)
  9. The course will help deepen your understanding of grammar rules. (Kurs, dilbilgisi kurallarınızın anlayışınızı derinleştirmenize yardımcı olacak.)
  10. The experience of traveling to new places can deepen your appreciation for different cultures. (Yeni yerlere seyahat etmenin deneyimi, farklı kültürleri takdir etmenizi derinleştirebilir.)
  11. The conflict between the two countries is likely to deepen. (İki ülke arasındaki çatışmanın derinleşme olasılığı yüksek.)
  12. The therapist helped the patient deepen their understanding of their own emotions. (Terapist, hastanın kendi duygularının anlayışını derinleştirmesine yardımcı oldu.)
  13. The research aims to deepen our knowledge of the human brain. (Araştırma, insan beyni hakkındaki bilgimizi derinleştirmeyi amaçlıyor.)
  14. Reading can deepen your empathy for other people. (Okumak, diğer insanlar için empatinizi derinleştirebilir.)
  15. The training program will help deepen your skills in customer service. (Eğitim programı, müşteri hizmetlerinde becerilerinizi derinleştirmenize yardımcı olacaktır.)
  16. The team
  1. The team plans to deepen their research on the topic before presenting their findings. (Ekip, bulgularını sunmadan önce konuda araştırmasını derinleştirmeyi planlıyor.)
  2. The teacher encouraged the students to deepen their analysis of the text. (Öğretmen, öğrencilerin metnin analizini derinleştirmeleri için teşvik etti.)
  3. The documentary aims to deepen our understanding of the effects of climate change. (Belgesel, iklim değişikliğinin etkileri hakkındaki anlayışımızı derinleştirmeyi hedefliyor.)
  4. The therapy session helped the couple deepen their communication skills. (Terapi seansı, çiftin iletişim becerilerini derinleştirmelerine yardımcı oldu.)
  5. The experience of living in a foreign country can deepen your understanding of your own culture. (Yabancı bir ülkede yaşamanın deneyimi, kendi kültürünüzün anlayışınızı derinleştirebilir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.