Tolerably İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Tolerably İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Tolerably

Tolerably, “yeterince” veya “kabul edilebilir derecede” anlamına gelir. Aşağıda, “tolerably” kelimesinin cümle içinde kullanımına örnekler verilmiştir.

1. I’m tolerably certain that she’ll arrive on time. (Oldukça eminim ki zamanında gelecektir.)
2. The weather is tolerably warm today. (Hava bugün yeterince sıcak.)
3. The food was tolerably good, but nothing special. (Yemekler kabul edilebilir derecede iyiydi, ancak özel bir şey değildi.)
4. She played the piano tolerably well. (Piyano çalmada kabul edilebilir bir derecede iyiydi.)
5. The hotel was tolerably clean, but there were a few issues. (Otel kabul edilebilir derecede temizdi, ancak birkaç sorun vardı.)
6. The team played tolerably well in the first half, but fell apart in the second. (Takım ilk yarıda kabul edilebilir derecede iyi oynadı, ancak ikinci yarıda dağıldı.)
7. The book was tolerably interesting, but I wouldn’t recommend it. (Kitap kabul edilebilir derecede ilginçti, ancak tavsiye etmem.)
8. He spoke tolerably good French, but his grammar was a bit off. (Fransızca’yı kabul edilebilir derecede iyi konuştu, ancak dil bilgisi biraz yanlıştı.)
9. The movie was tolerably entertaining, but the plot was predictable. (Film kabul edilebilir derecede eğlenceliydi, ancak hikaye tahmin edilebilirdi.)
10. The company’s financial situation is tolerably stable at the moment. (Şirketin finansal durumu şu anda kabul edilebilir derecede stabil.)
11. The apartment was tolerably spacious for a small family. (Apartman küçük bir aile için kabul edilebilir derecede genişti.)
12. The party was tolerably fun, but it ended too early. (Parti kabul edilebilir derecede eğlenceliydi, ancak çok erken bitti.)
13. She was tolerably pleased with the gift, but not overly excited. (Hediyeden kabul edilebilir derecede memnun oldu, ancak aşırı heyecanlı değildi.)
14. The restaurant’s prices were tolerably reasonable for the quality of the food. (Restoranın fiyatları yemek kalitesi için kabul edilebilir derecede makuldu.)
15. The traffic was tolerably light for rush hour. (Trafik, yoğun saatler için kabul edilebilir derecede hafifti.)
16. The hotel’s location was tolerably convenient, but a bit far from the city center. (Otelin konumu kabul edilebilir derecede uygun olsa da, şehir merkezine biraz uzaktı.)
17. He was tolerably satisfied with his job, but felt like he could be doing more meaningful work. (İşiyle kabul edilebilir derecede memnun oldu, ancak daha anlamlı işler

yapabileceğini hissetti.)
18. The shoes were tolerably comfortable, but not the best for long walks. (Ayakkabılar kabul edilebilir derecede rahattı, ancak uzun yürüyüşler için en iyisi değildi.)

19. The service at the restaurant was tolerably efficient, but not particularly friendly. (Restorandaki hizmet kabul edilebilir derecede verimliydi, ancak özellikle arkadaş canlısı değildi.)
20. The presentation was tolerably clear, but some parts were a bit confusing. (Sunum kabul edilebilir derecede açıklayıcıydı, ancak bazı bölümler biraz kafa karıştırıcıydı.)