Tiresome İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Tiresome İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Tiresome kelimesinin anlamı:

Tiresome, sıkıcı, yorucu, bıktırıcı anlamlarına gelir. Bir faaliyet veya kişi, insanı sıkıntıya düşüren, yorucu hissettiren şeylerle ilgili kullanılır.

Örnek cümleler:

1. The long meeting was tiresome and boring. (Uzun toplantı sıkıcı ve sıkıcıydı.)
2. Cleaning the house can be a tiresome task. (Ev temizliği yorucu bir görev olabilir.)
3. Her constant complaints were becoming tiresome. (Sürekli şikayetleri sıkıcı hale geliyordu.)
4. The repetitive music became tiresome after a while. (Tekrar eden müzik bir süre sonra sıkıcı hale geldi.)
5. It’s tiresome to always have to explain the same thing. (Her zaman aynı şeyi açıklamak yorucu.)
6. The daily commute is a tiresome routine. (Günlük işe gitme yolculuğu yorucu bir rutin.)
7. The teacher’s monotone voice made the lecture tiresome. (Öğretmenin monoton sesi dersi sıkıcı hale getirdi.)
8. The hot weather can be very tiresome to work in. (Sıcak hava çalışmak için çok yorucu olabilir.)
9. The movie’s slow pace made it tiresome to watch. (Filmin yavaş tempolu olması izlemesi sıkıcı hale getirdi.)
10. The project was so tiresome that I needed a break. (Proje o kadar yorucuydu ki ara vermem gerekiyordu.)
11. Her constant bragging about her achievements was tiresome. (Sürekli başarılarıyla övünmesi bıktırıcıydı.)
12. The long line at the grocery store was very tiresome. (Market sırası çok sıkıcıydı.)
13. The repetitive nature of his job was becoming tiresome. (İşinin tekrarlayan doğası sıkıcı hale geliyordu.)
14. His constant nagging was very tiresome. (Sürekli kıvırtması çok yorucuydu.)
15. The boring lecture was a tiresome way to spend the afternoon. (Sıkıcı ders öğleden sonra geçirmek için yorucu bir yoldu.)
16. The constant interruptions were becoming tiresome. (Sürekli kesintiler bıktırıcı hale geliyordu.)
17. The tedious paperwork was very tiresome. (Sıkıcı kağıt işleri çok yorucuydu.)
18. The long wait at the doctor’s office was tiresome. (Doktorun ofisindeki uzun bekleme yorucuydu.)
19. The repetitive nature of the workout was becoming tiresome. (Egzersizin tekrarlayan doğası sıkıcı hale geliyordu.)
20. The slow internet connection was very tiresome. (Yavaş internet bağlantısı çok yorucuydu.)

Türkçe Anlamlı İngilizce Örnek Cümleler:

1. The monotonous task of data entry was tiresome. (Veri girişi gibi monoton bir görev sıkıcıydı.)
2. The long car ride was tiresome and made me want to take a break. (Uzun araba yolculuğu yorucu ve beni ara vermek istedim.)
3. The constant complaining from my coworker was becoming tiresome. (İş arkadaşımın sürekli şikayetleri bıktırıcı hale geliyordu.)
4. The never-ending paperwork was a tiresome part of my job. (Bitmeyen kağıt işleri işimin yorucu bir parçasıydı.)
5. The tedious process of filling out forms was tiresome. (Form doldurma işleminin sıkıcı doğası yorucuydu.)
6. The repetitive sound of the dripping faucet was tiresome. (Damlayan musluğun tekrarlayan sesi sıkıcıydı.)
7. The long and boring lecture made the students feel tiresome. (Uzun ve sıkıcı ders öğrencileri yorucu hissettirdi.)
8. The constant interruptions during the meeting were tiresome and disrupted productivity. (Toplantı sırasında sürekli kesintiler bıktırıcıydı ve verimliliği bozdu.)
9. The tedious process of cleaning the house was tiresome and time-consuming. (Ev temizleme işleminin sıkıcı doğası yorucu ve zaman alıcıydı.)
10. The never-ending traffic on the way to work was a tiresome routine. (İşe giderken bitmeyen trafik yorucu bir rutindi.)
11. The constant noise from the construction site was tiresome and disrupted sleep. (İnşaat alanından gelen sürekli gürültü uykuyu bozdu ve bıktırıcıydı.)
12. The repetitive tasks of washing dishes and doing laundry were tiresome. (Bulaşık yıkama ve çamaşır yıkama gibi tekrarlayan görevler sıkıcıydı.)
13. The never-ending stream of emails was a tiresome part of my job. (Bitmek bilmeyen e-posta akışı işimin yorucu bir parçasıydı.)
14. The tedious process of applying for a visa was tiresome and required a lot of paperwork. (Vize başvuru işleminin sıkıcı doğası yorucu ve çok sayıda kağıt işi gerektiriyordu.)
15. The constant ringing of the phone was tiresome and interrupted work. (Telefonun sürekli çalması yorucu ve işi kesintiye uğratıyordu.)
16. The never-ending cycle of meetings was tiresome and left little time for actual work. (Bitmeyen toplantı döngüsü yorucu ve gerçek iş için az zaman bıraktı.)
17. The tedious process of debugging the software was tiresome and required a lot of patience. (Yazılımın hata ayıklama işleminin sıkıcı doğası yorucu ve sabır gerektiriyordu.)
18. The constant need for attention from the child was