Ticket İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Ticket İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Ticket İle İlgili Cümleler

Ticket kelimesi Türkçe’de bilet anlamına gelir. Genellikle seyahat, konser, tiyatro gibi etkinlikler için satın alınan belgeye verilen isimdir. Ayrıca trafik cezası ya da park yeri için verilen belgeler için de kullanılabilir.

1. I bought a ticket for the concert next week. (Gelecek haftaki konsere bilet aldım.)
2. She lost her train ticket on the way to the station. (Tren istasyonuna giderken tren bileti kaybetti.)
3. He was fined for not having a valid parking ticket. (Geçerli bir park bileti olmadığı için para cezasına çarptırıldı.)
4. We need to show our tickets at the entrance of the stadium. (Stadyumun girişinde biletimizi göstermeliyiz.)
5. They sell tickets for the movie at the box office. (Film için biletleri gişede satıyorlar.)
6. The airline emailed me the e-ticket after I booked the flight. (Uçuşu rezerve ettikten sonra havayolu bana e-bilet olarak e-posta gönderdi.)
7. I have a ticket for the matinee performance of the play. (Oyunun matine performansı için biletim var.)
8. The concert tickets sold out in just a few hours. (Konser biletleri sadece birkaç saat içinde tükendi.)
9. The police officer gave him a ticket for speeding. (Polis memuru ona hız sınırını aşmaktan dolayı bir ceza yazdı.)
10. I can’t find my ticket for the museum exhibition. (Müze sergisi için biletimi bulamıyorum.)
11. She had to pay a parking ticket because she parked in a no-parking zone. (Otopark yapmanın yasak olduğu bir bölgede park ettiği için bir park cezası ödemek zorunda kaldı.)
12. He won two tickets to the soccer match in a raffle. (Çekilişte iki adet futbol maçı bileti kazandı.)
13. The ticket for the ferry ride was expensive. (Feribot yolculuğu için bilet pahalıydı.)
14. The ticket office is closed on Sundays. (Gişe Pazar günleri kapalıdır.)
15. He forgot his concert ticket at home and had to go back to get it. (Konser bileti evde kaldı ve geri dönüp almak zorunda kaldı.)
16. She got a ticket for not wearing her seat belt. (Emniyet kemeri takmadığı için bir ceza bileti aldı.)
17. The train conductor checked our tickets before we boarded. (Tren kondüktörü biletlerimizi binmeden önce kontrol etti.)
18. We were lucky to get tickets for the sold-out show. (Tükendiği için şanslıydık ki gösterim için bileti aldık.)
19. He had to pay a fine for not validating his parking ticket. (Park bileti onaylamadığı için bir ceza ödemek zorunda kaldı.)
20. They handed out raffle

tickets at the charity event. (Hayırseverlik etkinliğinde çekiliş bileti dağıttılar.)