Crooked İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Crooked İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Crooked Nedir?

Crooked, Türkçede “çarpık, eğri, dolandırıcı” gibi anlamlara gelen bir sıfattır.

Örnek Cümleler:

  1. He had a crooked nose after the accident. (Kazadan sonra burunu çarpıktı.)
  2. The picture frame was crooked on the wall. (Resim çerçevesi duvarda eğriydi.)
  3. The politician was accused of being crooked. (Politikacı dolandırıcılıkla suçlandı.)
  4. She noticed a crooked smile on his face. (Yüzündeki çarpık gülümsemeyi fark etti.)
  5. The old fence had crooked posts. (Eski çit çarpık direklere sahipti.)
  6. The road was crooked and difficult to navigate. (Yol çarpık ve navigasyonu zor bir şekildeydi.)
  7. He had a crooked sense of humor that not everyone understood. (Anlayamayan herkesin anlamadığı bir çarpık mizah anlayışı vardı.)
  8. The company was accused of crooked business practices. (Şirket dolandırıcılık yaptığı suçlamasıyla karşı karşıya kaldı.)
  9. The bookshelf was crooked and needed to be fixed. (Kitaplık eğriydi ve düzeltilmesi gerekiyordu.)
  10. The artist drew a crooked line on purpose. (Sanatçı kasıtlı olarak eğri bir çizgi çizdi.)
  11. The tree had a crooked trunk but still stood strong. (Ağacın gövdesi eğriydi ama hala güçlü duruyordu.)
  12. He had a crooked walk due to a leg injury. (Bir bacak yaralanması nedeniyle yürüyüşü çarpıktı.)
  13. The lawyer was known for representing crooked clients. (Avukat, dolandırıcı müvekkilleri temsil etmekle tanınıyordu.)
  14. The bartender noticed the crooked glasses and fixed them. (Barmaid çarpık bardakları fark etti ve düzeltti.)
  15. The painting had a crooked frame that detracted from its beauty. (Tablo, güzelliğinden uzaklaştıran çarpık bir çerçeve ile geldi.)
  16. The company was sued for crooked accounting practices. (Şirket, dolandırıcılıkla suçlanan muhasebe uygulamaları nedeniyle dava edildi.)
  17. The crooked man walked down the crooked street. (Çarpık adam çarpık sokakta yürüdü.)
  18. The fence was crooked but still kept the animals in. (Çit eğriydi ama hayvanları içeride tuttu.)
  19. The painting was hung crookedly on the wall. (Tablo duvara eğri asılmıştı.)
  20. She was a crooked politician who would do anything to win. (Kazanmak için her şeyi yapacak bir dolandırıcı politikacıydı.)
  1. The tower leaned crookedly to one side. (Kule bir tarafa eğik duruyordu.)
  2. His handwriting was crooked and hard to read. (Yazısı çarpık ve okunması zordu.)
  3. The car had a crooked frame after the accident. (Kazadan sonra arabada çarpık bir şasi vardı.)
  4. The teacher noticed that the student’s desk was crooked. (Öğretmen öğrencinin masasının eğri olduğunu fark etti.)
  5. The politician’s crooked behavior was exposed by the media. (Politikacının dolandırıcı davranışları medya tarafından ortaya çıkarıldı.)
  6. The crooked path through the forest was difficult to follow. (Ormandaki eğri patika takip etmesi zordu.)
  7. The old man had crooked teeth but a warm smile. (Yaşlı adamın dişleri çarpıktı ama sıcak bir gülümsemesi vardı.)
  8. The contractor was accused of using crooked materials. (Müteahhit, çarpık malzemeler kullanmakla suçlandı.)
  9. The river flowed in a crooked path through the valley. (Nehir vadide çarpık bir yol izliyordu.)
  10. The artist’s work featured crooked lines and abstract shapes. (Sanatçının çalışmaları çarpık çizgiler ve soyut şekiller içeriyordu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.