Throb İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Throb İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Throb

Throb kelimesi “düzenli atış” anlamına gelir. Bir şeyin düzenli olarak atması veya çarpması durumunu ifade eder.

  1. My head is throbbing with pain.
    (Başım ağrıdan düzenli olarak çarpıyor.)
  2. The music had a steady throb.
    (Müzikte düzenli bir ritm vardı.)
  3. Her heart began to throb with excitement.
    (Heyecanla kalbi atmaya başladı.)
  4. The throbbing of the engine was deafening.
    (Motorun düzenli çarpma sesi sağır ediciydi.)
  5. The throbbing pain in my foot was unbearable.
    (Ayağımdaki düzenli ağrı dayanılmazdı.)
  6. The throbbing beat of the drum filled the room.
    (Davulun düzenli ritmi odanın tamamını kapladı.)
  7. The throbbing sound of the waves was relaxing.
    (Dalgaların düzenli sesi rahatlatıcıydı.)
  8. I could feel the throbbing in my temples.
    (Şakaklarımda düzenli çarpma hissedebiliyordum.)
  9. The throbbing pulse in his neck was visible.
    (Boyunundaki düzenli nabız gözle görülürdü.)
  10. Her temples were throbbing with pain.
    (Şakaklarındaki ağrı düzenli olarak çarpıyordu.)
  11. The throbbing beat of the music was infectious.
    (Müziğin düzenli ritmi bulaşıcıydı.)
  12. I felt a throbbing sensation in my hand.
    (Elimde düzenli bir his hissettim.)
  13. The throbbing bass filled the concert hall.
    (Basın düzenli ritmi konser salonunu kapladı.)
  14. Her heart throbbed with anticipation.
    (Heyecanla kalbi düzenli olarak attı.)
  15. The throbbing ache in her tooth was unbearable.
    (Dişindeki düzenli ağrı dayanılmazdı.)
  16. The throbbing in his temples was a sign of a headache.
    (Şakaklarındaki düzenli çarpma bir baş ağrısının işaretiydi.)
  17. The throbbing sound of the rain on the roof was soothing.
    (Çatıda yağmurun düzenli sesi rahatlatıcıydı.)
  18. The throbbing of the engine indicated a problem.
    (Motorun düzenli çarpma sesi bir sorunu işaret ediyordu.)
  19. I could feel the throbbing in my chest.
    (Göğsümde düzenli bir çarpma hissedebiliyordum.)
  20. The throbbing beat of her heart could be heard from across the room.
    (Kalbinin düzenli ritmi odayı dört bir yanından duyulabiliyordu.)
  1. The throbbing of the speaker made it difficult to hear.
    (Hoparlörün düzenli çarpma sesi duymayı zorlaştırdı.)
  2. The throbbing of the crowd was deafening.
    (Kalabalığın düzenli ritmi sağır ediciydi.)
  3. The throbbing pain in her knee made it hard to walk.
    (Dizindeki düzenli ağrı yürümeyi zorlaştırdı.)
  4. The throbbing of her pulse quickened as she got closer.
    (Yaklaştıkça nabzının düzenli çarpma hızlandı.)
  5. The throbbing of the guitar strings filled the room.
    (Gitar tellerinin düzenli titreşimi odayı doldurdu.)
  6. The throbbing in his ears made it hard to concentrate.
    (Kulaklarındaki düzenli çarpma odaklanmayı zorlaştırdı.)
  7. The throbbing sound of the helicopter blades could be heard from far away.
    (Helikopter pervanelerinin düzenli sesi uzaktan duyulabiliyordu.)
  8. The throbbing in her stomach indicated hunger.
    (Karnındaki düzenli çarpma açlık işaretiydi.)
  9. The throbbing sensation in his thumb was from hitting it with a hammer.
    (Başparmağındaki düzenli his, çekiçle vurmasından kaynaklanıyordu.)
  10. The throbbing of the speakers made the dance floor come alive.
    (Hoparlörlerin düzenli çarpma sesi dans pistini canlandırdı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.