Throaty İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Throaty İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Throaty Nedir?

Throaty kelimesi, bir sesin boğazdan gelen, kaba ve derinden gelen bir tonuna veya karakterine işaret eder.

Örnek Cümleler:

  1. His throaty laugh filled the room. (Onun boğuk kahkahası odayı doldurdu.)
  2. The motorcycle’s engine had a throaty roar. (Motorsikletin motoru boğuk bir kükreme yapıyordu.)
  3. The singer’s voice was deep and throaty. (Şarkıcının sesi derin ve boğuktu.)
  4. He spoke in a low, throaty voice. (O, alçak ve boğuk bir sesle konuştu.)
  5. The lion’s roar was deep and throaty. (Aslanın kükremesi derin ve boğuktu.)
  6. She let out a throaty chuckle. (O, boğuk bir kıkırdama çıkardı.)
  7. The saxophonist’s playing had a throaty quality. (Saksofoncu çalarken boğuk bir kaliteye sahipti.)
  8. The old car had a throaty purr as it idled. (Eski araba çalışırken boğuk bir hırıltı çıkarıyordu.)
  9. The actor’s voice had a throaty rasp. (Oyuncunun sesi boğuk bir çatırtıya sahipti.)
  10. The dog let out a deep, throaty bark. (Köpek derin ve boğuk bir havlama çıkardı.)
  11. The singer’s performance was characterized by her throaty vibrato. (Şarkıcının performansı boğuk vibratosu ile tanımlanıyordu.)
  12. The motorcycle rider’s helmet had a throaty roar inside. (Motorsiklet sürücüsünün kaskı içinde boğuk bir kükreme vardı.)
  13. The actor’s voice had a throaty growl. (Oyuncunun sesi boğuk bir hırlamaya sahipti.)
  14. The singer’s throaty voice added depth to the ballad. (Şarkıcının boğuk sesi balada derinlik kattı.)
  15. The drummer’s beat had a throaty resonance. (Davulcu’nun ritmi boğuk bir yankıya sahipti.)
  16. The actor’s throaty voice was perfect for the villainous character. (Oyuncunun boğuk sesi kötü karakter için mükemmeldi.)
  1. The old car’s engine had a throaty rumble. (Eski arabanın motoru boğuk bir gürültü çıkarıyordu.)
  2. The singer’s throaty belting gave the performance an edge. (Şarkıcının boğuk bağırışı performansa bir kenarlık kattı.)
  3. The lion’s throaty growl echoed through the jungle. (Aslanın boğuk hırlaması ormanda yankılandı.)
  4. The truck’s engine had a deep, throaty sound. (Kamyonun motoru derin, boğuk bir ses çıkarıyordu.)

Türkçe Karşılıkları:

  1. Onun boğuk kahkahası odayı doldurdu.
  2. Motorsikletin motoru boğuk bir kükreme yapıyordu.
  3. Şarkıcının sesi derin ve boğuktu.
  4. O, alçak ve boğuk bir sesle konuştu.
  5. Aslanın kükremesi derin ve boğuktu.
  6. O, boğuk bir kıkırdama çıkardı.
  7. Saksofoncu çalarken boğuk bir kaliteye sahipti.
  8. Eski araba çalışırken boğuk bir hırıltı çıkarıyordu.
  9. Oyuncunun sesi boğuk bir çatırtıya sahipti.
  10. Köpek derin ve boğuk bir havlama çıkardı.
  11. Şarkıcının performansı boğuk vibratosu ile tanımlanıyordu.
  12. Motorsiklet sürücüsünün kaskı içinde boğuk bir kükreme vardı.
  13. Oyuncunun sesi boğuk bir hırlamaya sahipti.
  14. Şarkıcının boğuk sesi balada derinlik kattı.
  15. Davulcu’nun ritmi boğuk bir yankıya sahipti.
  16. Oyuncunun boğuk sesi kötü karakter için mükemmeldi.
  17. Eski arabanın motoru boğuk bir gürültü çıkarıyordu.
  18. Şarkıcının boğuk bağırışı performansa bir kenarlık kattı.
  19. Aslanın boğuk hırlaması ormanda yankılandı.
  20. Kamyonun motoru derin, boğuk bir ses çıkarıyordu.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.