Swoop İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Swoop İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Swoop

Swoop, Türkçe karşılığıyla “daldırmak” veya “hızlıca inmek” anlamına gelir. Swoop kelimesinin kullanımına örnek cümleler şu şekildedir:

1. The eagle swooped down and grabbed the fish. (Kartal daldı ve balığı kapıverdi.)
2. The children were delighted when the bird swooped over their heads. (Kuş başlarının üzerinden hızla uçtuğunda, çocuklar mutlu oldular.)
3. The roller coaster swooped down at a dizzying speed. (Lunaparktaki tren daldırma hareketiyle korkunç bir hızla aşağıya doğru indi.)
4. The fighter jet swooped low to avoid detection. (Savaş jeti, tespit edilmemek için alçaktan daldı.)
5. The hawk swooped in for the kill. (Şahin öldürmek için dalıverdi.)
6. The baseball flew out of the stadium after being swooped by the batter. (Beyzbol topu, oyuncunun vuruşundan sonra stadyumdan uçup gitti.)
7. The butterfly swooped from flower to flower. (Kelebek çiçekten çiçeğe uçarak daldı.)
8. The dragon swooped down and breathed fire. (Ejderha aşağı daldı ve ateş nefesi verdi.)
9. The drone swooped over the city, taking aerial footage. (Drone, havadan çekim yapmak için şehrin üzerinde daldı.)
10. The seagull swooped down and stole the sandwich from the picnic table. (Martı, piknik masasından sandviç çalabilmek için aşağı daldı.)
11. The superhero swooped in and saved the day. (Süper kahraman ortaya çıktı ve günü kurtardı.)
12. The bat swooped around the cave, looking for its prey. (Yarasa mağarada dolaşarak avını aradı.)
13. The helicopter swooped in and airlifted the injured hiker to safety. (Helikopter, yaralı yürüyüşçüyü güvenli bir yere götürmek için daldı.)
14. The eagle swooped over the canyon, searching for its next meal. (Kartal, sonraki yemeğini aramak için kanyonun üzerinde daldı.)
15. The peregrine falcon can swoop at speeds of over 200 miles per hour. (Sokak şahini, saatte 200 milin üzerinde bir hızla dalmaya yeteneğine sahiptir.)
16. The racecar swooped around the track, leaving its competitors in the dust. (Yarış arabası pistte dolaşıp rakiplerini tozda bıraktı.)
17. The spaceship swooped past the planets on its way to the next star. (Uzay gemisi, bir sonraki yıldıza gitmek için gezegenlerin yanından daldı.)
18. The hawk swooped down and caught the mouse in its talons. (Şahin, pençeleriyle fareyi yakalad

19. The acrobat swooped through the air with grace and agility. (Akrobat havada zarif ve çevik bir şekilde daldı.)
20. The quarterback swooped in for the touchdown, winning the game for his team. (Oyun kurucu, dokunmayı yapmak için daldı ve takımına galibiyeti kazandırdı.)