Sweep İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sweep İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sweep kelimesinin Türkçe anlamı:

Sweep kelimesi “süpürmek” anlamına gelir.

1. I need to sweep the floor before the guests arrive. (Ben misafirler gelmeden önce yerleri süpürmeliyim.)
2. The wind swept the leaves off the trees. (Rüzgar ağaçlardan yaprakları süpürdü.)
3. She swept the crumbs off the table. (Migeleri masadan süpürdü.)
4. The chimney needs to be swept before winter. (Kış öncesi baca temizlenmeli.)
5. He swept the dirt into a pile. (Toprakları yığın haline getirdi.)
6. The broom isn’t sweeping very well. (Süpürge çok iyi süpürmüyor.)
7. The storm swept through the town, causing widespread damage. (Fırtına kasabayı etkisi altına alarak geniş çapta hasara neden oldu.)
8. She swept the hair off her face. (Saçını yüzünden süpürdü.)
9. He swept the dirt from the sidewalk. (Kaldırımdan toprağı süpürdü.)
10. The team swept the competition, winning all their games. (Takım, tüm oyunlarını kazanarak rakiplerini süpürdü.)
11. She swept the curtains aside to let in the sunlight. (Perdeleri güneş ışığına girmesi için kenara çekti.)
12. The police swept the area for any signs of the suspect. (Polis, şüphelinin izine rastlamak için bölgeyi aradı.)
13. The car swept around the corner at high speed. (Araba köşeyi yüksek hızda döndü.)
14. She swept the baby up into her arms. (Bebeği kollarına aldı.)
15. The broom is too short to sweep the cobwebs from the ceiling. (Süpürge, tavanı ağlarını temizlemek için çok kısa.)
16. The new policy is expected to sweep through the company quickly. (Yeni politikanın hızla şirkette yayılması bekleniyor.)
17. The snow swept across the road, making it difficult to drive. (Kar yolun üzerine yayılarak sürüşü zorlaştırdı

18. She used a broom to sweep the dirt out of the garage. (Garajdaki toprağı süpürmek için bir süpürge kullandı.)
19. The company is planning to sweep its old product line and introduce a new one. (Şirket eski ürün yelpazesini kaldırmayı ve yeni bir tane tanıtmayı planlıyor.)
20. He swept the ball into the goal with a powerful kick. (Güçlü bir tekme ile topu gole süpürdü.)